1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.02.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap27 Şubat 2006
https://p.dw.com/p/AbnK

Alman basınında bugün iki konu öne çıkıyor: Son gelişmelerlere yeni bir yola giren İran ve Batı arasında nükleer kriz ile Avrupa’da seyrini sürdüren kuş gribi…

Frankfurter Rundschau gazetesi, Rusya’nın İran krizinde arabululuculuk rolünü üstlenmesine değiniyor:

“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’a her zaman stratejik ortak gözüyle baktı. Son olarak Moskova ve Tahran uranyum zengineştirme çalışmalarında işbirliği kararı aldı. Ancak Putin’in beklentileri var ve bu beklentilerinden de vazgeçecek değil. Putin, BM Güvenlik Konseyi’nin de kabul edeceği bir formüle “evet“ dedi. Buna göre Rusya, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçileriyle birlikte, İran’ın nükleer faaliyetlerinin barışçıl amaçlara hizmet etmesini sağlayacak. Yani, İran’a aşmaması gereken sınır yeniden gösterildi. Bu, barışçıl çözümün, olmazsa olmaz şartı.“

Almanya’nın yerel ölçekli gazetelerinden Nordkurier ise Rusya - İran yakınlaşmasını şöyle yorumluyor:

“Hiç şüphe yok ki, Moskova ve Tahran’ın kol kola vermesi ABD ve Avrupa Birliği Troykası’nı köşeye sıkıştırdı. Son derece saldırgan olduğu söylenen Tahran yönetimi, Rus kartını oynayarak, herkesi şaşırtan yumuşak bir tavır sergiledi. Anlaşılan Tahran, ödün vermez çizgisini sürdürdüğü takdirde, kendini bekleyen izolasyondan korktu. Muhtemelen kendini dev aynasında gören ve alaşağı edilen Irak’ın lideri Saddam Hüseyin İran’a ibret oldu…“

Ve aynı konuya ilişkin olarak Müncher Merkur gazetesi şu satırlara yer vermiş sayfalarında:

“Rusya ve İran yakınlaşmasına şüpheyle bakmak gerek. Zira tarih, bize bu yakınlşamanın pek de hayırlı olmadığını söylüyor. İran, bir taraftan barışçıl amaçlarla nükleer faaliyet yürütme hakkında ısrar ederken, bir taraftan da şüphe uyandırıcı davranışlar sergiliyor. Peki ne oldu da Tahran şimdi birden bire fikir değiştirdi? Aslında fikir falan değiştirmedi. Tahran’ın tek yaptığı, zaman kazanmaya çalışmak. Ama her şeye rağmen umudu kaybetmemek gerek. Kim bilir, belki İran ve Rusya yakınlaşması bu sefer herkes için hayırlı olur…“

Alman basınının geniş yer ayırdığı bir başka konu da Avrupa’yı tedirgin eden kuş gribi. Berlin menşeili Tageszeitung gazetesi, kümes hayvanları yetiştiricilerinin düştüğü zor duruma dikkat çekiyor:

“Kuş gribinin esas kurbanları kümes hayvanları yetiştiricileri. Virüs, kümes hayvanları yetiştiricilerinin bilançolarında kendini göstermeye başladı. Peki politikacılar ne yaptı? Tavuk yediler! Kuş gribi mücadelesine yaptıkları katkı bundan ibaret! Halka verdikleri anlamlı mesajı da unutmamalı: Daha çok tavuk yiyin! Açıkçası bu davranışlar, politikacıların çaresizliğinin göstergesi.“

Yerel ölçekli Südkurier gazetesi de kuş gribinin turizmi baltalamasını değerlendiriyor:

“Kuş gribi virüsü, Bodensee Gölü civarında yayılıyor. Bölge ciddi bir krize yaşayabilir. Neyse ki, yerel yönetimler her şeye hazırlıklı ve duruma hakim görünüyor. Şimdilik herkes ağız birliği ederek, “Paniğe gerek yok,“ diyor. Tabii bunlar halkı yatıştırma çabaları. Ancak bu yatıştırma çabasından da artık vazgeçmeli. Çünkü varolan tehlikelere dikkat çekmemek, tehlikeyi artırıyor. Sonuçta Bodensee Gölü’nün bir turizm bölgesi olduğunu unutmamalı ve turizme mümkün olduğunda az zarar verecek bir politika izlenmeli.“