1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

27 Şubat 2012

Suriye’deki referandum, Afganistan’da batılı ülkelerin başarısız kalmasının sonuçları ve elektronik postalardaki güven zafiyeti, bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorumları oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/14AYu

Frankfurter Rundschau gazetesi yorumunda, Suriye'de sonu gelmeyen cinayetlerin ancak dış müdahaleye hayır demekle ve direnişçilere silah sevkiyatına karşı çıkmakla mümkün olabileceğine değiniyor ve akan kanın durdurulması için Esad yönetimine olduğu kadar, muhalif milislere de ateşkes çağrısı yapılmasının gerekli olduğunu vurguluyor:

“Suriye’nin muhalefet ile rejim arasında bir arabulucuya ve ileriki dönemler için her iki taraf açısından uygulanabilir önerilere ihtiyacı var. Tüm olan bitenlerden sonra artık Esad ile diyaloga girilmez mi deniliyor? Ama İsrail Başbakanı Rabin, ‘ezeli terörist’ olarak gördüğü Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ile 1993’te barış anlaşması imzalamıştı. Keza Amerikan Başkanı Richard Nixon da 1972’de diktatör Mao ile tokalaşmıştı. Bu girişimler gerçi mevcut sorunları çözmedi ama gerginlikleri azalttı ve tırmanmasını önledi.”

Der Tagesspiegel gazetesi Suriye’ye ilişkin yorumunda farklı görüşler savunuyor. Gazete, ülkede yapılan referandumu ima ederek, “Acı bir gerçek ama Suriye’ye müdahalede bulunulmadığı takdirde, Beşar Esad daha çok uzun süre iktidarda kalacaktır” diyor ve yorumuna şöyle devam ediyor: 

“Bu duruma rağmen muhalefetin bir dış müdahale yönünde açık ve net görüş bildirmesi gereklidir. Ayrıca muhalefetin Özgür Suriye Ordusu ile işbirliğine girerek rejime bir alternatif oluşturması gerekiyor. Çok fazla zamanları da kalmadı, aksi takdirde radikal gruplar liderliği üstlenecektir. Kısa vadede umutlar Birleşmiş Milletler’in Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’a çevrili. Annan’ın mümkün olan en hızlı bir biçimde ateşkes sağlamak ve insanî yardımlara onay vermesi için Rusya’yı ikna etmesi zorunlu.”

Kieler Nachrichten gazetesi, Afganistan konulu yorumunda, bu ülkenin kısa sürede çoğulcu, demokratik bir topluma dönüşmesinin mümkün olmadığının ortaya çıktığını, 10 yıldan bu yana gösterilen çabaların tek bir sonuca işaret ettiğini, onun da Batı’nın Afganistan’daki başarısızlığı olduğunu vurguluyor. Yorumun devamında şu satırlar göze çarpıyor:

“Afganistan’ın tıpkı Pakistan gibi aşırı dinci teröristlerin sığınağı haline gelme tehlikesi büyük. Ama bundan daha büyük tehlike, kendi inanırlığımızın yitirilmesidir. Zira uğrunda çarpışılan hedef eğer yok olmuşsa, o zaman askerlerin canları pahasına savaşmalarının ne anlamı kalıyor?”

Braunschweiger Zeitung, internette elektronik postaların izlenmesi tartışmaları çerçevesinde ele aldığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“En kötü olanı birtakım ajan kılıklı kişilerin çok meraklı olması değil! Onlar olsa olsa bizi terör saldırılarından korumak üzere varlar ve en azından demokratik denetim altında bulunuyorlar. Asıl tehlikeli olanlar e-posta kullanıcılarının dikkatsizliklerinden faydalanan ve cezalandırılması gereken gözetleyicilerdir. Elektronik posta, bir kartpostaldan daha genele açık bir haberleşme aracıdır. Gelgelelim hem kişiler, hem de işletmeler bu iletişim aracı üzerinden en hassas içerikleri ve bir kartpostala yazmayacakları şeyleri yazıp gönderebiliyorlar. Ve neredeyse hiçbir yerde elektronik postalar şifrelendirilmiyor!”

© Deutsche Welle Türkçe

DW, ÇA/EC