1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2704 Presseschau 2

27 Nisan 2011

Bugünkü Avrupa basınının ağırlıklı konuları Suriye'deki gelişmeler, Kars'taki 'İnsanlık Anıtı'nın yıkılması ve Fransa ile İtalya'nın mülteci akını nedeniyle Schengen Antlaşması'nın askıya alınması yönündeki talebi.

https://p.dw.com/p/114es

Fransız Le Monde gazetesi Suriye'de giderek şiddetlenen protesto gösterileri ile Beşar Esad yönetiminin, protestoculara karşı izlediği sert tavrı mercek altına alıyor. Yorumda Suriye'ye istisna yapıldığı iddia edilerek, şu görüşlere yer veriliyor:

"Esad ailesi İran'la çok sıkı bağlantıya sahip, Lübnan'da Şii Hizbullah'la müttefik, Türkiye'nin de çok önemli bir ticaret ortağı. Ülkeyi demir yumrukla yönetiyor ve Sünni çoğunluğu terör, yolsuzluk ve keyfi bir yönetim anlayışıyla baskı altında tutuyor. Ancak Esad ailesinin, Ankara'dan Washington'a, Riyad'dan Kudüs'e kadar bütün dünyanın dahil olduğu, herkesi ilgilendiren bu bölgede statükonun da garantörü. Esad'ın devrilmesi, Sünniler arasında aktif olan Müslüman Kardeşler'in önünün açılması anlamına gelebilir. Yani Kahire ve Tunus'ta olan bitenler kınanırken, Şam'da yaşananlar hoşgörüyle karşılanıyor."

Danimarka'dan muhafazakâr Berlingske Tidende gazetesi ise aynı konuyla ilgili yorumunda, Batılı ülkeleri Suriye konusunda pasif bir tavır sergilemekle suçluyor ve şu görüşleri savunuyor:

"Libya'nın tam tersine Batılı ülkeler Suriye karşısında sessizce hareket ediyor. Batılı ülkelerin hiçbiri korkulan diktatör Devlet Başkanı Beşar Esad'ın istifası etmesini talep etmiyor. Ya da kamuoyuna yapılan açıklamalarda, Esad'ın gayri meşru bir Devlet Başkanı olduğunu açıklamıyor ya da ülkedeki katliam ve soykırım tehlikesine karşı bütün yol ve yöntemler denenerek mücadele edilmesi gerektiğini dile getirmiyorlar. Susulması ve somut tavır sergilemekten aciz kalınması, Batı dünyası için kara bir leke olabilir. Çünkü Suriye'de katliam ve soykırım riski, tıpkı Libya'dakindan az değil. Ancak Avrupalılar ve Amerikalılar ilk etapta yaptırım tehdidiyle yetiniyorlar."

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka konu ise Türkiye'de heykeltraş Mehmet Aksoy'un, Türkiye -Ermenistan dostluğunu simgelemesi düşünülen anıtının yıkılması. Avusturya'dan Die Presse konuyu şöyle yorumluyor:

"Böyle bir tesadüfe inanmak zor: Kars'taki insanlık anıtı esasen Ermeniler'e jest amacını güdüyordu. Ancak pazartesi akşamı anıtın yıkılmasına başlandı. Birinci Dünya Savaşı sırasında ölen Ermeniler'in anıldığı günün hemen ertesinde. Türkiye Ermeni soykırımını reddediyor. Bazı Türk gazetelerindeki köşe yazarları anıtın yıkılmasını Afganistan'da Taliban'ın Bamyan'daki Buda heykellerini yıkmasıyla mukayese etti. Ancak Kars'taki anıt Taliban'ın o dönem yaptığından farklı olarak tamamen yıkılmadı, 18 parçaya ayrılarak bir yerlere kaldırıldı. Bu nedenle Mehmet Aksoy'un Ankara'da daha önce olduğu gibi mahkeme kararıyla anıtın yeniden yerine konulmasını sağlaması, imkansız değil. Aksoy şimdilik tazminat alabilmek için çabalıyor."

İspanya'dan El Pais bugünkü sayısında, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin Tunus ve Libya'dan mülteci akını nedeniyle dün düzenledikleri zirveyi ele alıyor. Yorumda, iki liderin Schengen Antlaşması'nın askıya alınarak, sınırlarda geçici bir süreliğine kontrol yapılması yönündeki talebi dile getirmesi şöyle değerlendiriliyor:

"Nicolas Sarkozy ve Silvio Berlusconi kırdıkları porselenin parasını AB'ye ödetmek istiyorlar. İtalya, Lampedusa adasına gelen mültecilerin doğrudan Fransa'ya sızmasını istiyordu. Bunun üzerine Sarkozy 'önce yap, sonra düşün' havasında sınırı kapattırdı. Roma'daki zirvede sergilenen popülist dostluk jestleri sayılmazsa, buluşmaya Avrupa karşıtı toplantı havası hakimdi. Mülteci sorununun nedeni Schengen Antlaşması değil, aksine AB'nin Kuzey Afrika'daki huzursuzluğa hiçbir tepki göstermemesi. Fransız-İtalyan zirvesi, AB'nin yaptığı hatalardan hiçbir ders almadığını gösteriyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay