1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2705 Presseschau 2

27 Mayıs 2010

Avrupa basınında bugün Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerginlik, Amerikan ekonomisinin durumu ve Meksika Körfezi'ndeki çevre felaketine ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/NYPk
Fotoğraf: BilderBox

Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz basın özetlerine Pyongyang’ın tahrikleri yüzünden iki Kore devletinin savaşın eşiğine gelmesini konu olan yorumlarla başlıyoruz. Varşova’da yayımlanan Rzeczpospolita adlı gazete Kuzey Kore'yi yıldırmanın kolay olmadığını yazıyor:

“Ek yaptırım tehditleri Kuzey Korre’deki rejimin gözünü korkutmaya yetmiyor. Bu ülke zaten dünyadan tecrit olmuş ve en ağır ekonomik krizlerde bile halkı mutlak kontrol altında tutabileceğini çoktan kanıtlamış. Komünist hükümetin ayakta kalmasının tek garantisi ise Çin. ABD Dışişleri bakanı Hillary Clinton Seul ziyaretinden önce uğradığı Pekin’de Çin yönetimini, Pyongyang’la ilgili ek yaptırımları desteklemesi için ikna edemedi. Pekin’in bölgedeki çıkarları farklı. Pekin, çoktandır kızsa da Kuzey Kore’deki rejimin çökmesini istemiyor. Batı’ya, yapabildiği yerde baskıyı arttırmaktan başka çare kalmıyor. Ama uygulayabileceği yaptırımların listesi oldukça kısa.”

Kore’deki Kuzey – Güney gerginliğine Ouest-France adlı Fransız gazetesi ise şu satırları ayırmış:

“Statüko, Çin’deki sorumluların işine geliyor. Nedeni de belli. Kuzey Kore’deki diktatörlüğün yıkılmasıyla yeniden birleşmenin yolu açılır ve Güney Kore demokrasisi bütün ülkeye yayılırsa, 28 bin askerin bulunduğu Amerikan üsleri Çin’e komşu olur. Pekin öte yandan da sınırlarında çatışma çıkmasını istemiyor. Aksi bir gelişmenin insani, stratejik ve öncelikle de ekonomik sonuçları feci olur.”

La Presse de la Manche adlı Fransız gazetesi ise konuya şöyle değiniyor:

“Çin Halk Cumhuriyeti gerçi tarafları yatıştırmaya çalışıyor. Ama nefretin akıllı öğütler karşısında galebe çalma riski oldukça yüksek. Burada Kuzey Kore’nin geliştirdiği atom silahları devreye giriyor. Çünkü başarısızlıktan başarısızlığa koşan bir rejimin şeytana uyma eğilimi artar. Çatışma dikta rejimine, büyük risklerine rağmen, geliştirdiği atom silahlarını deneme fırsatını verebilir.”

Der Standard adlı Avusturya gazetesinden aktaracağımız yorumda ise, krizin ardından başlatılan ekonomik toparlanma yarışında ABD’nin avantajlı olduğu belirtiliyor:

“Avrupa’nın tabulaştırdığı kolay işten çıkarmanın ABD’de yararlı sonuç verdiği inkar edilemez. Durgunlukta işgücünü çabuk azaltabilmek işletmelerin daha kolay toparlanmasını sağlıyor ve canlanma döneminde personel sayısı da daha çabuk arttırılabiliyor. Avrupa’nın bu uygulamaya soğuk bakması sosyal açıdan olumlu olsa da, işgücü verimliliğini olumsuz etkilediği de inkar edilemez. Kısa mesainin dezavantajları uzun süre giderilemiyor. ABD işgücünde olduğu gibi bütçe açığını da Avrupa’dan daha çabuk azaltabiliyor. Washington’un tasarruf tedbirlerine başvurması kaçınılmaz olacak ama Avrupa’daki gibi bir tasarruf fırtınası estirmeyecek. Böylece krizin müsebbibi bu faslı da Avrupa Birliği’nden önce kapatmış olacak. Amerika rüyalarını gerçekleştirirken Avrupa’nın hayalleri sabun köpüğü gibi sönecek.”

Avrupa basınından aktaracağımız son yorum Neue Zürcher Zeitung adlı İsviçre gazetesinde yayınlandı. Yorumda Washington yönetiminin Meksika Körfezi’ndeki petrol kirliliğine gösterdiği tepki ele alınıyor:

“Bush dönemlinden kalma, denetleme otoritesiyle petrolcülük şirketleri arasındaki sıkı dostluk ilişkilerine son verme görevi Obama yönetimine düşüyor. Ancak körfezdeki facia karşısında Washington eli kolu bağlı kalmaya mahkum. Yönetim petrol sızıntısını önleyemez. Teknik bakımdan bunun altından ancak sorumlu petrol şirketi kalkabilir. Washington’un içinde bulunduğu çaresizlik siyasi bakımdan tehlikeli olabilir. Kamuoyu Başkan’dan suçlu tayin etmesini değil, etkili önlem almasını bekliyor. Obama’nın yeniden felaket bölgesine gidecek olması, artan bakıyı hissetme başladığını ama elinden, televizyonlara poz vermekten başka şey gelmediğini gösteriyor. Şurası kesin ki, petrol tabakası Mississippi deltasını aşıp siyasi bakımdan Washington’a ulaşmış bulunuyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu