1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.12.2010 - Alman basınından özetler

27 Aralık 2010

Afganistan ve Pakistan’da hafta sonu meydana gelen saldırılar, Macaristan’ın tartışmalara ve tepkilere neden olan basın yasası ve Alman ekonomisinin 2010 yılı bilançosu, bugünkü Alman gazetelerinde dikkat çeken konular.

https://p.dw.com/p/zq78

Neue Osnabrücker Zeitung, Afganistan’ın kaderine terk edilemeyeceğini vurguladığı yorumda şu satırlara yer veriyor:

“Katliamların sonu gelmiyor. Taliban Afganistan’ın kuzeyinde bir Alman yardım kuruluşu mensubunu öldürüyor, kriz bölgesi Pakistan’da bir kadın terörist üzerindeki bombayı patlatarak onlarca mültecinin canına kıyıyor. Teröristlerin medeniyet ve insaniyete savaş açtıklarını gösteren iki olay. El Kaide ve Taliban’ın taş devrinden kalma teorisyenleri büyük ve barışçı bir dini çılgın emellerine alet etmeye, dehşet ve nefret tohumları ekmeye çalışıyorlar. Bunun altında da en fazla Müslümanlar eziliyor. Bu bakımdan ABD Başkanı Barack Obama’nın Afganistan ve Pakistan’a bundan böyle de destek vaadinde bulunması doğru bir tercihtir. Afganistan’da şimdiye kadar 2 binden fazla NATO askeri öldürüldü. Askerî harekat Batı’da hararetle tartışılıyor. Çoğu savaşı kesinlikle ret ediyor. Makul bir tepki olsa da NATO birliklerinin ülkeden çekilişinin aceleye getirilmesi stratejik açıdan feci sonuçlara yol açabilir.”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, Almanya’daki Afganistan görevine son verilmesiyle ilgili tartışmalara şu satırları ayırmış:

“Çekilme tarihiyle ilgili anlaşmazlık tartışmayı bir kez daha, gerçek yerine kavramın anlaşmazlık konusu yapıldığı bir ortama kaydırıyor. Ancak siyaset gözlerini anketlere dikmekle, Afganistan ikileminden kurtulamaz. Halka ve orada hizmet yapan askere dürüst olunmalıdır. Gerçek çoğu kez acıdır. Hele iş, bütün muhtemel sonuçlarıyla birlikte yenildiğini teslim etmeye geldiğinde.”

Basın özetlerine Frankfurter Rundschau gazetesinin Macaristan’ın yeni basın yasasını konu alan yorumuyla devam ediyoruz:

“Macaristan yılbaşında altı aylığına Avrupa Birliği’nin Konsey Dönem Başkanı oluyor. Sembolik bir görev olduğu gerekçesiyle önemsenmeyebilir. Başbakan Viktor Orban AB’ye daha fazla zarar veremeyecektir. Çünkü vereceği kadar vermiştir. Ama daha nahoş şeyler de olabilir. Kendini hukuk devletinin müdafisi ilan eden AB, her fırsatta başkalarını eleştirmeyi ihmal etmiyor. Kendi medyasının ağzını kapatan Macaristan Başbakanı Orban, Beyaz Rusya, Rusya, Çin ya da başka yerlerdeki insan hakları ya da basın hürriyeti konusunda ağzını açıp da tek bir kelime dahi söyleyemez.”

Handelsblatt gazetesi yorumunda, Macaristan başbakanının meclisteki sandalye çoğunluğunu iyi kullanamadığını yazıyor:

“Bu gelişme aylar önce kendini belli etmişti. Yeni basın yasası kapsamlı revizyonun sadece belirgin kısmıdır. Anayasa mahkemesi, üniversiteler, merkez bankası ve hatta tiyatrolar Orban hükümetinin görüşleri doğrultusunda tadil ediliyor. En küçük eleştiri bile görevini kaybetmeye yetiyor. Ama demokrasi bu değildir. Orban parlamentodaki üçte ikilik çoğunluğun yüklediği sorumluluğu kavramamışa benziyor.”

Alman ekonomisinin kriz yaralarını kısa zamanda sarması herkesi şaşırttı. Büyüme hızının şimdiki oranlara ulaşacağı tahmin edilmemişti. Wiesbadener Kurier gazetesi ekonomi falcılarının durumuna şu satırlarla değiniyor:

“Uzman geçinenlerin tahminleri suya düştü. 2008’de tarihin en büyük mali ve ekonomik kriziyle karşılaşacağımızı hiçbiri bilememişti. Kriz patlak verince de tahmini resesyon oranlarını yarıştırmaya başladılar. Ani ekonomik canlanmaya da gafil avlandılar. 2011 kapıda. Büyüme oranının kaç çıkacağını kimse kestiremiyor. Hava tahminlerine ne kadar güvenilebilirse, ekonomi ve finans dünyasındaki fırsatlar karşısında da o kadar kuşkulu olunması gerekir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa