1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.03.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak28 Mart 2006
https://p.dw.com/p/Abmz

Alman basınında bugün, İsrail’de bugün yapılan genel seçim ile Almanya’da hafta sonu yapılan eyalet seçimleri değerlendirmeye alınıyor.

Hessische/Niedersaechsische Allgemeine Gazetesi, yorumunda İsrail’de seçimler öncesi atmosferi konu alıyor. Yorum şöyle:

“Seçimlere katılan partielrin sayısı ne kadar fazla ise İsrail halkının siyasi liderlerin çözüm yeteneğine güveni o kadar az. Şaron’un halefi, şu an Kadima Partisi başındaki Ehud Olmert, tek güvenilir aday olarak görülüyor. Olmert, Şaron’un politikasını sürdürme ve İsrailliler’e güvenli bir hayat sunma sözü veriyor. Ehud Olmert, halkın normal bir hayat sürme özlemine Filistinliler’den kesin bir şekilde ayrılarak cevap vermek istiyor. Bu politikaya göre, İsrail’in Batı Şeria’da ördüğü duvar, Yahudi yerleşim birimlerini içine alarak Filistin köylerini dışarıda bırakmalı. Ama bunun, provake edici ve tehlikeli bir sınır koruma modeli olduğunu İsrail’de artık kimse dile getirmiyor.”

Lübecker Nachrichten adlı gazetenin yorumu, Almanya’da hafta sonu yapılan eyalet seçimleri ile ilgili. Yorumda, seçimlere olan düşük katılım irdeleniyor.Yazıda şu satırları okuyoruz:

“Seçimlerin tek mağlubu var: O da demokrasi... Katılım oranlarındaki düşüş aslında şaşırtıcı değil, ama bu düşüşün boyutu korkutucu. Seçimden merkez - sağ galip çıktı. Çünkü hayal kırıklığı yaşayan çok sayıda seçmen sandığa gitmedi. Bu sessiz tepki ne kadar ciddiyet de taşısa süregelen politikaları etkilemeyecek. Büyük koalisyonun önü iyice açıldı. Hıristiyan Birlik-Sosyal Demokrat koalisyonun yoluna artık, sadece kendileri taş koyabilir.”

Ekonomi gazetesi Financial Times Deutschland ise demokrasinin seçimin mağlubu olduğu görüşüne katılmıyor. Şimdi de bu gazetenin yorumuna göz atıyoruz:

“Alman demokrasisi tehlikede değil. Sadece muhalefetin işi, büyük koalisyonun zaferi ile biraz daha güçleşti, o kadar. Angela Merkel’ın zafer tacı, yaz aylarında soluk bir hal alacak. Muhalefetin eleştirileri ise daha şimdikinden daha fazla yankı bulacak. Hür Demokratlar, Yeşiller ve Sol Parti, parçalanmış bir muhalefetin araçlarını kullanmayı öğrenmeli: Ne zaman birlik olmalı, kim saldırıya geçmeli, taarruz ne zaman işe yarar, hangi yönetemleri kullanmalı? Muhalefet işte bu sorulara yanıt bulmalı, stratejik açıdan kendini toplamalı.“

Mannheimer Morgen da demokrasinin tehlikede olmadığı görüşünde. Gazetenin yorumunda “Sandığa bilinçli olarak gitmemek de demokratik bir olgunluk göstergesi” deniyor. Yorumun devamı şöyle:

“Sandığa gitmek bir vatandaşlık ödevi değil, vatandaşlık hakkı. Başka ülkelerde de bunun örnekleri var. Örneğin ABD’de demokrasi, on yıllardır seçime düşük katılıma rağmen yaşayabiliyor. Yani paniğe gerek yok.”

Mitteldeutsche Zeitung sandığa gitmeyen seçmeni mercek altına alıyor. Yorum şöyle:

“Kamuoyu araştırmacıları sandığa gitmeyenleri iki gruba ayırdı: İlk grup için siyasetçilerin vaadleri ve sundukları genel olarak yetersiz, diğeri için ise şu dönemde yeterince cazip değil. İlk gruptaki seçmeler ancak istihdam pazarında daha iyi perspektifler sunulursa kazanılabilir. Aksi takdirde için için kanayan bu grup, ilk fırsatta yine aşırı sağ partilere kayacaktır. Ama bunun için öncelikle radikal sağcı partilerin vaatlerinin başarıyı garanti etmesi gerekecektir. İkinci grup, zaten demokratik partilere sırtını dönmüş değil. Tek isteği, verdiği oyun işe yarayacağına ikna olmak.”