1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.03.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa28 Mart 2007
https://p.dw.com/p/Abis

28 Mart 2007 tarihli Alman gazeteleri birbirinden farklı iç ve dış gelişmeleri yorum sütunlarına taşıyor. Nükleer programından taviz vermemekte ısrar eden İran’ın, Basra Körfezi’nde görev yapan 15 İngiliz deniz piyadesini rehin almasıyla Londra ve Tahran arasında başgösteren krizden yola çıkan Braunschweiger Zeitung, Mahmud Ahmedinejad’ın büyük bir risk aldığına dikkat çekiyor:

“Endişeye kapılmak için ille de pesimist olmaya gerek yok. Bir tarafta İran’ı şer ekseninin mensubu olarak gören bir Amerikan Başkanı var. George Bush, 1979’da 50’den fazla Amerikan vatandaşını 444 gün boyunca rehin tutmuş ve bu konuda sabıka dosyası kabarık olan İran’ı, ABD’nin gerçek düşmanı olarak görüyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair de gerekirse daha sert adımlar atabileceklerini imâ etti. Bu sert adımlar, sadece üslubun sertleştirilmesini değil, aynı zamanda askeri operasyonları da kapsıyor olmalı. Diğer tarafta ise büyük bir risk alan Mahmud Ahmedinejad var. İran Cumhurbaşkanı, rehin alma eylemiyle BM Güvenlik Konseyi’nin yaptırım tehdidi karşısında İran’ın boyun eğmeyeceğini göstermek istiyor.“

Alman basınında ele alınan bir başka konu da Kosova. Kosova’nın nihai statüye ilişkin görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından dikkatler BM’nin Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari’nin BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporun akıbetine çevrildi. Ahtisaari’nin, “Uluslararası gözetim altında bağımsızlık“ önerisi konusunda Konsey üyeleri arasında mutabakat henüz sağlanmış değil. Bielefeld’de yayımlanan “Neue Westfälische“ gazetesi, Kosova görüşmelerinde gelinen noktayı şöyle yorumluyor:

“Mevcut durum tümüyle abesle iştigâldir. Tüm Balkan ülkelerinin, birleşik bir Avrupa’ya entegre olmaya çalıştığı bir dönemde Belgrad’la birlikte Tiran yönetimleri, tam tersine bir yol izleyerek küçük devlet olmayı herşeyden üstün sayıyorlar. Diğer yandan BM Güvenlik Konseyi’nin kararı ne yönde olursa olsun, Priştine Parlamentosu’nun kararının bağımsızlıktan yana olacağı aşikâr. ABD gibi bazı ülkeler bu bağımsızlık ilânını muhtemelen tanıyacak. Belgrad ise bu yeni komşu ülkeye karşı savaş tehditleri savurmayı sürdürecektir.“

Sırada Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde yaşayan ve sınırdışı edilmekten mahkeme kararıyla son anda kurtulan Mısırlı bir imamla ilgili gelişmeler var. Aralarında 11 Eylül sanıklarının da bulunduğu teröristlerle yakın ilişki içinde olduğu iddia edilen ve verdiği vaazlarda nifak tohumları saçmakla suçlanarak “nefret hatibi“ diye nitelendirilen Mısırlı imam, 1999 yılından bu yana Almanya’da mülteci statüsünde yaşıyor. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi, 40 yaşındaki din adamının sığınma hakkını iptal etmek istemiş, Minden İdare Mahkemesi ise bu talebi reddetmişti. Essen’de yayımlanan “Neue Ruhr/Neue Rhein-Zeitung“ konuyu yorum sütunlarına taşıyor:

“Frankfurt’ta düşüncesiz bir bayan hakimin, Kur’an-ı Kerim’de kadınlara dayağa cevaz verildiğini öne sürerek verdiği aile içi şiddeti onaylayan kararından sadece birkaç gün sonra Minden İdare Mahkemesi’nin verdiği karar da hayli vahim ve düşündürücü. Kendi inancından olmayanları sadece birer kurbanlık koyun olarak gören bir nefret hatibinin bu toplumda yeri yoktur. En azından özgürce hareket edememelidir. Bunu sağlamak içinse daha sert yasalardan ziyade cesur hakimlere ihtiyaç var. Hoşgörüsüzlere karşı sınırsız hoşgörü göstermenin en başta Müslümanlar olmak üzere hiçkimsye bir yararı olmasa gerek.“