1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar28 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/Abq7

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, Irak’taki durum, Alman Başbakanı Gerhard Schröder’in Washington ziyareti, ayrıca Fransa’daki iktidar partisi lideri ve İçişleri Bakanı Sarkozy’nin “AB’nin genişleme sürece dondurulsun” şeklindeki açıklaması ve Alman Dışişleri Bakanı Fischer’in de “AB’nin verdiği sözleri tutması gerekir” şeklindeki açıklamasıyla ilgili haber ve yorumlar dikkat çekiyor.

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in, Almanya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik isteği çerçevesinde ABD Başkan Bush ile yaptığı görüşmelere ilişkin Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde şu yorum yer alıyor:

“Schröder’in, İran’la ilgili olarak Başkan Bush’a, Avrupalılar’ın daha fazla girişimde bulunacağını açıklaması ve ABD’yi ‘aceleci’ yaptırımlar konusunda uyarması dikkat çekti. Schröder’de uyanan kanı, Bush yönetiminin İran ile arasındaki sorunları çatışma yoluyla çözme fırsatı doğduğu için İran’daki iktidarın kemikleşmesinden adeta sevinç duyduğuydu. Bu kapsamda, Schröder’in ABD’ye uyarısı biraz garip kalıyor. Çünkü bu uyarı, ABD’nin aldırış etmemesi durumunda, Schröder’in nasıl tepki vereceğine ilişkin bir reçetesi olmadığının da göstergesi. Öte yandan, Başkan Bush’un Almanya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik kazanması lehinde görüş bildirerek, Schröder’e sonbahardaki erken seçimler için kredi sağlamasını da kimse düşünmüyor.”

Die Welt gazetesinin yorumunda da bu konuda benzer görüşler dile getiriliyor. Yorum şöyle:

“Başbakan Schröder, Washington’da çifte itibar kaybına uğradı. Birincisi, Amerikalılar’ın şu an Avrupa konularından daha önemli sorunları olduğu için. Bu çerçevede, Başbakan’ın Almanya’ya Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik verilmesinde ısrar etmesi, Schröder’i eli kolu bağlı duruma düşürüyor. Ayrıca Almanya, daimi üyeliği neden gerekli gördüğünü ve daimi üye olarak nasıl bir politika uygulamak istediği konusunu da tam olarak izah edebilmiş değil. Schröder, Almanya’nın New York klübünde üyeliğini her şeyden önce statü ve itibar sembolü olarak algılıyor. Bu durumda Başbakan’ın Berlin’e eli boş dönmesinin de yadırganacak bir yanı kalmıyor.”

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesinin yorumunda, Başbakan Schröder’in Washington ziyareti, ana muhalefet Hristiyan Birlik partilerinin atlantikötesi ilişkilerde izlediği politikalar açısından değenlendiriliyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“Schröder’in Washington’daki temasları, herhalde Başbakan olarak son ziyareti olacak. Kendinden sonraki iktidara bırakması muhtemel atlantikötesi miras çok iç açıcı değil! ABD ile ilişkilerinde dostluk mesajları dışına çıkamayan Hristiyan Birlik partilerinin de Başkan Bush ile kimi noktalarda görüş ayrılığına düşmeleri olası. Örneğin NATO üyesi Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusunda ABD, Hristiyan Birlik partilerindeki yaygın görüşten farklı pozisyonda bulunuyor. Hristiyan Birlik partilerinin, erken seçim kampanyası öncesinde ABD’yi ziyaret etmeme yönündeki eğilimlerine bakılacak olursa, Hristiyan Demokratlar’ın başbakan adayı Angela Merkel’ın daha dış politikada sorumluluk üstlenmeden, talih kuşunu kaçırdığı anlaşılıyor.”

Avrupa basınında ise Irak konusu öne çıkıyor. İngiliz The Times gazetesi, Irak’ta terörün sona ermediğini, bunun da Amerikalılar’la İngilizler’i huzursuz ettiğini belirtiyor. Ancak herşeyi bırakıp, kaçıp gitmenin de alternatif olamayacağına dikkat çekiyor. Yorumun devamında şu görüşleri okuyoruz:

“Batı’nın terkedip gitmesi durumunda, Irak, büyük zararlar açacağı bir muharebe meydanına dönüşebilir. Amerikan ve İngiliz askerleri ülkelerinde kamuoyunun da desteğini alarak, Irak askeri kuvvetleri direnişçilerin şiddet eylemlerini engelleme gücüne erişine kadar ülkede kalmaya mecburlar.”

Viyana’da yayımlanan sol liberal Der Stardart gazetesi ise Irak’ta Amerikan askeri güçlerinin ülkeyi terketmesi durumunda, iç savaşın işaretleri olduğuna dikkat çekiyor. Gazete, bu çerçevede Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Irak’ta direnişin daha 12 yıl kadar sürebileceğini söylemesinin anlaşılır olduğunu belirtiyor. Irak’taki direnişin sadece yabancı işgal güçlerine karşı mücadele anlamı taşımadığını belirten gazete, Sünni ve Şii grupların iktidar mücadelesi verdiklerini, buna kimsenin dikkat çekmediğini vurguluyor.

Zürih’te yayımlanan Tages-Anzeiger gazetesinde ise ham petrol fiyatlarının yükselmesine işaret ediliyor. Gazete, 70’li yılların tersine, şimdilerde ham petrol fiyatlarının artmasının, son petrol rezervlerinin korunması doğrultusunda ve uzun soluklu bir mücadele olacağı görüşünü savunuyor ve devamla yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Uzmanlar, dünya çapında ham petrol üretiminin 2010 yılına doğru zirveye noktasına ulaşacağını tahmin ediyorlar. Ondan sonra da petrol, sıkıntısı çekilecek bir ham madde haline gelecek. ABD’nin bu kapsamda ileriye dönük enerji politikaları üretmemesi piyasaları etkiliyor. Ancak nereden bakılırsa bakılsın, ucuz ham petrol fiyatları artık mazide kalmışa benziyor.”