1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

27 Haziran 2012

Köln’de bir mahkemenin sünneti yasadışı eylem ilan etmesi ve yaklaşan Avrupa Birliği zirvesi Alman basınından seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/15Mwz
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Mannheimer Morgen gazetesi sünneti yasadışı eylem ilan eden mahkeme kararının saçma olduğu yorumunda bulunuyor:

“Dinî gerekçelerle gençlerin sünnet edilmesine cezaî işlem uygulanması tek kelimeyle saçma. Dünyadaki erkeklerin hemen hemen dörtte biri sünnetli, ABD’de bu oran yüzde 75’i buluyor. Kölnlü hâkimler bunların hepsini adam yaralama kapsamında mağdur olarak ilan etmiş oldu. Almanya’da, sünnetleri bir ritüel olarak ihtiyaç ve dinî ödev olarak gören dört milyonun üzerindeki Müslüman ve Yahudi açısından ise mahkemenin hükmü bir hakaret. Tıbbî gerekçeleri mi bahane etsinler, yoksa yurtdışında doktor aramaya mı çıksınlar? En kötü ihtimalle Federal Anayasa Mahkemesi Köln kentindeki bu zırvalığı düzeltmek zorunda.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi konuyla ilgili yorumunda Almanya'nın laik bir devlet olmamasına dikkat çekiyor:

“Tevrat’a ve Sünni mezhebine göre sünnet olmak Yahudi ve Müslüman erkekler için şarttır. Alman hukuk devleti, ebeveynleri bu şartı yerine getirmekten imtina edebilmelerini garanti altına alıyor. Din özgürlüğü aynı zamanda dinlerden özgürleşmeyi de kapsıyor. Ne var ki Almanya laik bir devlet değil; anayasanın önsözünde de yer aldığı üzere ‘Tanrı’ya karşı sorumluluk duyarak’ ifadeleriyle monoteist kültürel köklerini kabul eden bir ülke. Tarihten bağımsız bir hukukî pozitivizmi adeta yeni bir din haline getirerek konulan sünnet yasağı ise bu çerçeveyi zedeliyor. Ayrıca bu durumda Almanya'ya ait Müslümanların varlığını kabul eden anlayış da bertaraf edilmiş oluyor.”

Berlin’de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesi AB Zirvesi ve Almanya Başbakanı Angela Merkel başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Fransa ve Almanya’nın bile ayak sürüyerek uymaya çalıştığı bütçe disiplinini sağlamaya yönelik zahmetli bilinçlenme süreci Avrupa’nın güneyinde uzun zaman alacaktır. Başbakan Merkel’in tasarruf kavramının yanı sıra kredi kolaylıkları ve gençler arasındaki işsizlikle mücadele gibi kavramları kullanması, durumu tüm boyutları ile kavramaya başladığını gözler önüne seriyor. Almanya Başbakanı, sadece ve sadece akılcılık ve empatiden oluşan bu çifte stratejiyi uygularsa Brüksel’deki zirve buluşmasında da ilerleme talebinde bulunabilir. Bu çifte strateji olmazsa, sadece Euro değil, tüm bir özgürlük modeli de başarısızlığa mahkum edilmiş olur.”

Frankfurter Rundschau gazetesi ise yorumunda, Euro krizinde Başbakan Merkel’in tavrını mercek altına alıyor:

“Merkel şimdiye kadar borçların ortaklaşa omuzlanmasının tek bir şartla, birlik ülkeleri arasında bütçe ve ekonomi birliği oluşturulduğunda mümkün olacağını söylüyordu. Şimdi ise Merkel, Avrupa dayanışması talepleri karşısında pes etmeyeceğini söylüyor. Yani Almanya Avrupa’ya ve dünyaya karşı gibi bir pozisyon alıyor. Bu, polemik gibi gözükse de maalesef realite bu. Merkel’in tavrı, Euro’nun artık sonunun geldiğine ilişkin bahislerin başlamasına imkan verebilir.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar / Ercan Coşkun

Editör: Ercan Coşkun