1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2809 Presseschau 2

28 Eylül 2011

Bugünkü Avrupa basını Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolü, Suriye'deki son gelişmeler ve Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/12iHg

Hollanda'dan de Volkskrant gazetesi bugünkü sayısında, Türkiye'nin Ortadoğu politikasını ele alıyor. Gazetenin yorumu şöyle:

"Birçok Türk, şanlı geçmişlerine karşı hissettikleri nostaljik duyguları muhafaza ediyor. Yapılan kamuoyu yoklamaları, halkın büyük çoğunluğunun AB ve ABD konusunda olumsuz düşünceler sahip olduğunu gösteriyor. Anketlere göre birçok Türk, Türkiye'nin Ortadoğu'daki ülkelerle işbirliği yapmasını tercih ediyor. Arap Baharı, 'yeni Osmanlı' çaba ve gayretlerinin gerçekleştirilmesini zorlaştırdı. Erdoğan, Tunus, Mısır ve Suriye'de iktidardaki baskıcı politikacıları eleştirmeden, aleyhte konuşmadan önce oldukça tereddütlü bir tutum benimsedi. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti zaman içinde bu halk isyanlarını, bir şans olarak görmeye başladı. Eğer Arap ülkelerinde tıpkı Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi gibi mufahazakâr-İslamcı partiler iktidara gelirse, o zaman Ankara bu ülkeler üzerindeki etkisini çok güçlü biçimde artırabilir." 

İsviçre'den Basler Zeitung Suriye'de aylardır süren protesto gösterilerini ele alıyor. Gazetenin yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Devlet Başkanı Beşar Esad'ın iktidarda kaldığı süre uzadıkça, ülkede şiddet de giderek artıyor. Birçok Suriyeli bu durumdan çok korkuyor. Çünkü ülkede askerî ve sivil baskı mekanizmasının yanı sıra, heterojen toplumu bir arada tutan bir başka önemli faktör daha var. Bu da birçok dinî azınlığın faydalandığı, özgürlük. Sünniler, Şii-Alevi rejime karşı silaha sarılırsa, bunun sonucu Irak'takine benzer bir iç savaşın çıkması olabilir. İşte bu nedenle muhalefetin uzlaşma sağlaması ve bir din savaşı çıkabileceği korkusunu ortadan kaldırması, önemli. İşte ancak o zaman Esad dosyası kapanmış olur."

Le Figaro gazetesi, Fransız Senatosu'nda çoğunluğun sol partilere geçmesini ele alıyor. Yorumda Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, partisinin adayı olacağı belirtiliyor:

"Cumhurbaşkanı adayı değişmeli mi? Peki ama kim olmalı? Başbakan François Fillon mu? Fillon çok uzun süredir -son olarak da dün-, Nicolas Sarkozy'nin yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesi için elinden geleni yapacağını açıkladı. Ve hiç kimsenin bu konuda şüphesi yok. Dışişleri Bakanı Alain Juppe mi? Ancak o da bu makama ilgi duymadığını, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin yeniden bu göreve talip olması halinde kendisi için adaylığın söz konusu olmayacağını açıkça dile getirerek, göstermiş oldu. Hiç kimsenin şüphesi yok. Ne şimdiki Başbakan (François Fillon), ne de eski Başbakan (Alain Juppe) Sarkozy'e karşı darbe yapabilecek karaktere ve çehreye sahip. Ayrıca onların Sarkozy'e karşı duydukları sadakatten şüphelenilmesi için de ortada bir neden yok. Nicolas Sarkozy belli ki iktidar partisinin (UMP) Cumhurbaşkanı adayı olacak."

İspanyol El Pais gazetesi bugünkü sayısında,  Bolivya'da Amazon Ormanı'ndan geçmesi planlanan otoyol projesine karşı binlerce kişinin haftalar süren protestosu sonucu, projenin durdurulması kararının alınmasını yorumluyor:

"Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales önce yerlilerin otoyol projesi protestolarını bastırdı, ardından ise bu tartışmalı projeyi durdurdu. Yerliler ülke nüfusunun üçte ikisini oluşturuyor. Ancak kendi içlerinde iki farklı gruba ayrılıyorlar. Bir bölümü Bolivya'da yüksek kesimde, yaylalarda, diğer bölümü ise Amazonlar'da yaşıyor. Yaylalarda yaşayan yerliler Morales'e oy veriyor ve bu otoyolun yapılmasını istiyorlar. Ancak Devlet Başkanı yerlilerin bir bölümünün isteklerini dikkat alıp, onları tercih edip, diğerlerini ihmal etmemeli. Diğer yandan Devlet Başkanı'nın bazı kararlar alması da gerekiyor. Ve bu kararları alırken de herkese her zaman adil davranabilmesi mümkün değil."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Başak Özay