1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.10.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen Nihat Halıcı28 Ekim 2004
https://p.dw.com/p/Absr

Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa Komisyonu’na attırdığı geri adım, Avrupa basınında geniş yankı buldu. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne muhtemel tam üyeliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önleyici savaş stratejisi Avrupa basınında yer bulan diğer konular arasında.

Almanya'da Sosyal Demokrat Parti ile iktidarı paylaşan Yeşiller’in eş başkanı Claudia Roth, demokratik Türkiye’nin Avrupa’ya ait olduğunu söyledi. Alman ikinci televizyon kanalı ZDF’ye görüşlerini açıklayan Roth, şöyle konuştu:

”Avrupa Birliği Komisyonu, Ankara’nın tam üyelik müzakerelerine başlanabilmesi için gereken kriterleri yerine getirdiğini tesbit etti. Şimdi görev Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarının oluşturduğu konseyde. Türkiye’ye, ‘epey uzun sürecek müzakereleri başlatıyoruz’ denmesinin zamanı gelmiştir.”

Avrupa Birliği Komisyonu - Avrupa Parlamentosu çekişmesinin ulaştığı nokta, Avrupa basınında ele alınan konuların başında geliyor. Frankfurter Rundschau, Avrupa güçler dengesinde bir dönüm noktasına ulaşıldığını yazıyor. Gazete, yorumuna şöyle devam ediyor:

”Avrupa Parlamentosu, adını hak etmeye ve anlam kazanmaya başladı. Parlamento, hükümetlerin şekillendirdiği Avrupa Birliği Komisyonu’nun duvara toslamasını sağladı. Böylece, bir yandan Avrupa Parlamentosu kimliğini kazandı, diğer yandan da Avrupa demokrasisi bu işten kazançlı çıktı. Liderlerin, Avrupa Parlamentosu üyelerini, ‘kolaylıkla ikna edilebilir kitle’ olarak gördükleri bir devir, bu olayla birlikte kapanmış oldu. Artık Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi ile Komisyon, Parlamento ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda. Parlamento, Avrupa Birliği’nin yönetiminde vazgeçilmez kurumlardan biri olduğunu vurgulamış oldu.”

Stuttgarter Zeitung gazetesi, Avrupa Parlamentosu’nun güç gösterisi yapmakla yetinmeyip, icraata da giriştiğini belirtiyor ve ”Avrupa’nın vekilleri, Komisyon ve Konsey’e karşı bir zafer elde etti. Bu, Avrupa Birliği’nin, ‘parlamenter teşkilat kimliği’ elde etme sürecinde önemli bir aşamadır” değerlendirmesinde bulunuyor.

İngiliz ”The Independent” gazetesi, Avrupa Parlamentosu’nun çıkışının, Avrupa’nın siyasi liderlerine yönelik bir uyarı anlamına geldiğini yazıyor. Gazete, kurumun aldığı tavrın, Avrupa’nın ortak geleceğine katkı yaptığını belirtiyor.

Aynı konuya yer veren Fransız Le Figaro gazetesi, Avrupalı devlet ve hükümet başkanlarının, Komisyon başkanı seçiminde geri adım atmaya başladığını, Barroso’ya karşı alınan tavrın, bu sürecin bir devamı olduğu tesbitinde bulunuyor.

Belçika’nın Le Soir gazetesi, Avrupa Komisyonu’nun içişleri ve adaletten sorumlu üyeliğine aday gösterilen Rocco Buttiglione’nin, bu makam için uygun bir isim olmadığına işaret ediyor. Gazete, ”Avrupa için güzel bir gün” başlığını taşıyan yazısında, ”Avrupa Parlamentosu vekilleri, aslında Komisyon Başkanı Barroso’ya kapı aralamış oldu. Barroso bu imkanı değerlendirir, sorunu hızla çözmeyi başarırsa bu olaydan güçlenerek çıkacaktır” ifadelerine yer veriyor.

Avusturya’nın Der Standard gazetesi, Brüksel’de Barroso Komisyonu’na karşı alınan tavır sayesinde, Avrupa Birliği’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun anlam kazandığını kaydediyor. Gazetenin yorumu şöyle devam ediyor:

”Artık Avrupa vatandaşları da neden seçim sandıklarına gidip Avrupa Parlamentosu için oy verdiklerini anlamaya başladılar. Brüksel’de yaşananların ardından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ancak olay, ne Avrupalı parlamenterleri ‘şımartmalı’ ne de Komisyonu karamsarlığa sürüklemeli... Yeni durumu bütün taraflar idrak etmeli ve bu demokratik ortamdan, Avrupa’nın geleceği adına yararlanılmalıdır.”

Alman Die Zeit gazetesi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin önleyici savaş stratejisine ilişkin bir yoruma yer veriyor. Yazıda, Washington’un stratejisinin başarısızlığa uğradığına işaret edilerek, bu durumun, hem Amerika’nın kendi vatandaşları nezdinde, hem de Avrupalıların gözünde Amerika’nın itibar kaybına neden olduğu vurgulanıyor.