1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.12.2010 - Avrupa basınından özetler

28 Aralık 2010

Bugünkü Avrupa basınından, milyarder Rus işadamı Mihail Hodorkovski’nin mahkum edilmesinin yankıları ile Fildişi Sahili’ndeki gelişmeleri konu alan yorumları seçtik.

https://p.dw.com/p/zqj7

Bugünkü Avrupa basınından, milyarder Rus işadamı Mihail Hodorkovski’nin mahkum edilmesinin yankıları ile Fildişi Sahili’ndeki gelişmeleri konu alan yorumları seçtik. İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung, Hodorkovski davasının göstermelik olduğunu ve böyle mahkeme kararlarının ancak hukuksuz devletlerde verilebileceğini yazıyor:

“Bu dava, Rusya’daki rejimin ne kadar paranoyak ve ölçüsüz olduğunu gözler önüne serdi. 2003 yılında sadakatsizliğe karşı bir emsal oluşturmak isteyen Putin çoktan emeline nail oldu. Hodorkovski aciz duruma düşürüldü, korumasız bir hayvan statüsüne mahkum edildi, servetine el konuldu ve şirketi Yukos parçalar halinde devlete ait şirketler arasında paylaştırıldı. Son dava ise en sıkışık durumunda bile otoriter devletin gücüne kayıtsız şartsız teslim olmayı ret eden birine duyulan nefreti sergiledi. Halbuki Hodorkovski hür olsaydı, Rus devleti için hapisteki halinden daha fazla tehlikeli olamazdı. Kremlin’in önümüzdeki parlamento ve başkanlık seçimlerinde, eriyip giden muhalefetten çekinmesi için hiçbir neden bulunmuyor.”

İtalyan La Repubblica gazetesi ‘Çar’ın Düşmanı’ başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Hodorkovski davası hiç şüphesiz ilerde, Başbakan Putin ile Devlet Başkanı Medvedev arasındaki görüş ayrılığının ne kadar derin olduğunu gözler önüne serecektir. Çünkü Medvedev hâlâ sadece sözleriyle de olsa, Rusya’nın demokratikleşmesinde hamle yapılması gerektiğini savunuyor. Bunu, hakkaniyete tutkun olmasından mı yapıyor? Belki. Ama her şeyden önce, enerji zenginliğine dayalı ekonomik yapısından kurtulamayan ülkesinin modernleşmesine yardımcı olabilmek için. Hodorkovski’nin eşi belki de bunu düşünerek, eşinin 2012 yılındaki devlet başkanlığı seçiminden sonra hürriyete kavuşmasını umduğunu söylüyor. Tabii seçimi Putin’in kazanmaması şartıyla.”

L’Union adlı Fransız gazetesi Fildişi Sahili’ndeki gelişmeleri konu alan yorumunda, ihtilafın Fransa uzantısına değiniyor:

“Dönüp dolaşıp, kundakçılık yapan itfaiyeci benzetmesine gelmemek mümkün değil. Fildişi Sahili’nin bu kadar bölünmüş olmasında, başkalarına akıl vermeyi seven Fransa’ya da sorumluluk payı düşüyor. Fildişi Sahili’nin ezeli krizden devlet başkanlığı seçimiyle çıkabileceğini iddia etmek siyasi saçmalık olur. Bölünmüşlük ortadan kalkmadan, adaylardan hiçbiri halkın acılarını dindiremez. Aksine, yarasına tuz basmış olur. Ne Elize Sarayı’nın favorisi olan iktisat uzmanı Alassanne Ouattara’nın, ne de büyük Fransız şirketlerinin müttefiki Laurent Gbagbo’nun bu misyonu yerine getirmesi mümkündür.”

Sud-Ouest adlı Fransız gazetesi ise Fildişi Sahili’ndeki başkanlık seçimini izleyen kargaşayla ilgili yorumunda, Afrika devletlerinin konuya el atış şeklini değerlendiriyor:

“Başkanlık seçimini kaybetmesine rağmen koltuğunu halefine bırakmaya yanaşmayan Laurent Gbagbo Paris ve Washington yönetimlerini komploculukla suçlamakla, eski hilelerinden birine başvurmuş oluyor. 2004 yılında eski sömürgeci devleti karşısına alması işine yaramıştı. Amma bu kez durum farklı. Genç yurtseverlerin lideri Charles Ble Goude’nin nefret saçan haykırışları halkı sözde neo sömürgecilere karşı ayaklandırmaya yetmiyor. Batı Afrika devletlerinin Abidjan’a gönderdiği devlet başkanlarının aslında birer kukla olduklarına halkı inandırmak da kolay olmayacaktır. Batı Afrika Devletleri Topluluğu Ecowas bir emekliler kulübü değildir. Ecowas Gbagbo’ya ‘şapkanı al git!’ diyor ve askerî güç kullanma tehdidiyle bu talebine inandırıcılık kazandırıyor. Fransa faktörü şimdiye kadar işe yarayan bir bahaneydi. Ama bu kez masaya inen yumruğun arkasında Fransa değil, Afrika var.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa