1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı29 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abts

Avrupa basınının bugün ele aldığı konular arasında, ABD başkanlık seçimleri, Kuzey Kore’de rejim sorunu, AB’nin Filistin’e yaptığı yardımlar ve Almanya’da iş güvencesinin kaldırılması tartışmaları yer alıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin İngiltere’ye muhtemel yansımalarını değerlendiren İngiliz The Independent, analizini şöyle sürdürüyor:

”Seçimlerde Bush’un kazanması, Londra’nın, Washington’un dümen suyuna daha fazla girmesine neden olacaktır. Bush yönetimi, İran, Suriye ve Kuzey Kore gibi ülkelere karşı sertlik yanlısı bir tutumu savunuyor. Bush’un Beyaz Saray’da yeniden başkanlık koltuğuna oturması, İngiltere’nin ‘Atlantik hattı’na daha fazla eğilim göstermesini, dünyanın geri kalanından soyutlanmasını beraberinde getirecektir. Blair’in Washington’da bir iktidar değişikliği umacak durumu yok: İngiltere Başbakanı, Bush’la şimdiye kadar pek çok konuda fazlasıyla kader birliği yapmış bir siyasetçi.”

Amerika Birleşik Devletleri’nde seçmenlerin değişim arzuladığını yazan Flensburger Tageblatt ise, Amerikan halkının yalnızca askeri açıdan güçlü olmayı yeterli bulmadığını, küresel rekabet, ulusal gurur, özgürlük ve ahlak gibi kavramlara da değer verdiğini kaydetti.

John Kerry’nin adaylığının kesinleşmesini değerlendiren Financial Times'da şu ifade dikkat çekiyor:

”Bu yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde, güvenlik konusu gündemin ilk sırasında yer alacaktır. Kamuoyu yoklamaları, Bush’un halen Kerry’nin önünde yer aldığını gösteriyor. Ancak Demokratlar, bu hafta içinde Cumhuriyetçilerin geleneksel avantajlı konumunda gedikler açmayı başardılar. Amerikan Ordusu’nun genişletilmesi yönünde gündeme getirdikleri öneriler ve Bush’un liderlik yeteneklerini sorgulamaları, bu girişimin önemli parçalarını oluşturdu. Demokrat aday Kerry’nin hala yeterli zamanı var; seçmene Amerikan Ordusu’nun başkomutanlık edemeyeceğini değişik fırsatlarda anlatabilir.”

Muhafazakar Fransız gazetelerinden Le Figaro, Bush-Kerry karşılaştırmasını dış görünüm üzerine yapıyor:

"Bush’un en büyük kozu, sokaktaki insanın, sıradan Amerikalı'nın kendisiyle özdeşleşebilmesi. Bush’un kozu, Kerry’nin güçsüz yanını oluşturuyor: Ama hala yarış koşulmuş sayılmaz. Kerry, istese de istemese de, biraz aristokratik bir görünüme sahip. Eğer bu yanını törpüleyip, daha sade bir imaj sunmaya başlarsa, Beyaz Saray’a giden yolda önemli bir mesafe katetmiş olacaktır.”

Avusturya’da yayınlanan Der Standard, Kuzey Kore’den yaşanan son göç hareketiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılacak başkanlık seçimlerinin muhtemel yansımalarına sayfalarında yer veriyor:

”Amerikan Demokratları, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Kerry’nin galip gelmesi halinde, Kuzey Kore’yle yaşanan gerginliğin de farklı seviyelerde ele alınacağını beyan ettiler. Bush yönetiminin şimdiye kadar reddettiği, Pyöngyang’la doğrudan müzakere masasına oturma, Kerry’nin kurmaylarının öngördüğü siyaset değişikliğinin odak noktasını meydana getiriyor. Diğer yandan, Kuzey Kore’nin dört komşusunun da katıldığı müzakerelerin devamı sağlanacak. Ancak söz konusu müzakere sürecinin selameti açısından, Washington’da iktidar değişimi yaşanırken Pyöngyang’da da rejimin farklı bir çehreye bürünmesi, son derece yararlı olurdu. Nitekim, bu yönde umutlar beslenmesini sağlayan işaretler mevcut. Bir yandan göç sorunu, diğer yandan reformlara gidilmesini gerekli kılan ekonomik durum, Kim Jong-il rejimini sıkıntıya sokuyor. Ayrıca yürütülen nükleer program nedeniyle Kuzey Kore’ye yönelik uluslararası baskı her geçen gün dozunu daha da artırıyor. Bütün bu faktörler, bir yandan rejimi değişime zorluyor, diğer yandan ülke lideri Kim Jong-il’le ordu, reformcular ve sertlik yanlıları arasındaki kamplaşmayı daha da netleştiriyor. Kuzey Kore’nin iç siyasetinde gözlenen bu manzara, John Kerry’nin uygulamaya koyacağı yeni Amerikan siyasetinin başarı şansını artırabilir.”

Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in, Filistin özerk yönetimine sağlanan maddi yardımın devamı yönünde girişimde bulunmasını değerlendiren Hannoversche Allgemeine, Fischer’in tutumunda, ”Yardımın kesilmesi durumunda, Filistin yönetiminin çökmesi, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da radikal güçlerin önünün açılması tehlikesinin rol oynadığını” belirtti.

Almanya’da iş güvencesinin kaldırılması tartışmalarını, Avusturya gazetesi Kurier şu bakış açısıyla yorumluyor:

”İktidar, işsizlik parası ödemelerinde işi daha da sıkı tutmaya karar verdi. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’den oluşan bir koalisyon, böyle bir adımı şaka olsun diye değil, sosyal bütçelerde deniz bittiği için almak zorunda kaldı. Hükümetin tasarrufu, kuşkusuz, işsizlik yardımı fonlarını rahatlatacaktır, ancak bir tek yeni istihdam sahasının yaratılmasına katkı sunmayacaktır. Almanya’nın en ciddi meselesinin adı, kitlesel işsizliktir. Almanya’nın yaklaşık 4 milyon 500 bin işsizi var. Bunların da dörtte üçü kalifiye olmayan, yani ekonominin canlanması halinde yine kendine bir işyeri bulamayacak olan kişiler. Hükümet, işsizlere ellerindeki avuçlarındakini satmaya yönelteceğine, Alman firmaları üretimi ülke içinde sürdürmeye dönük önlemler almalıdır. Saçmalıklardan ibaret iş güvencesinin kaldırılması bunlardan biridir. ‘Avrupa’nın hasta adamı Almanya’, yoğun bakım ünitesinden öyle kolay kolay taburcu olamayacak, öyle görünüyor.”