1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.11.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu29 Kasım 2004
https://p.dw.com/p/AbsV

Alman basınında bugün öne çıkan konuların başında Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri ve Ukrayna’daki siyasi gerginlik geliyor. Alman haftalık "Focus" dergisi bu haftaki sayısında, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusuna geniş yer ayırmış. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la da söyleşi yapan dergi, Erdoğan’ın özel yaşamına da değiniyor ve Erdoğan ailesinin örnek bir Müslüman aile olup olmadığı sorusunu ortaya atıyor. Türkiye – AB konusuna 12 sayfa ayıran dergiye demeç veren Erdoğan ise 17 Aralık zirvesinden umutlu olduğu söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"17 Aralık‘ta yapılacak AB zirvesinden Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması konusunda olumlu karar çıkacağını ümit ediyorum. Kararın olumsuz olması halinde ise reformlara devam edeceğiz ve Avrupa'dan kopmayacağız. Ayrıca Türkiye’nin Birliğe üye olması halinde istihdam piyasasına yük olmaması için öngörülen geçiş süresini de kabule hazırız. Türk vatandaşlarının AB ülkelerinde serbest dolaşım ve ikamet hakkı için şart koşulan süreleri de görüşmeye açığız. Bu arada, Türkiye’nin AB‘ye tam üyeliği, Müslümanlar‘ın Avrupa Birliği’ne uyum göstermelerini destekleyecektir.”

Alman basınında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri konusuna değinen bir diğer gazete de Bild am Sonntag. Gazete, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun açıklamalarına yer vermiş satırlarında:

"Türkiye, bütün siyasi ve ekonomik şartları yerine getirmesi halinde Birliğe üye olabilir. Ancak Türkiye’nin Avrupa’ya yaklaşabilmesi için ek reformlar da şart. Türkiye’nin AB‘ye üyeliği konusunu kapalı kapılar ardında karara bağlamayacağız, Avrupa kamuoyu bizden açık bir tartışma ortamı bekliyor.”

"Süddeutsche Zeitung"

gazetesi de Türkiye - Avrupa Birliği konusunu öne çıkarıyor. Gazete, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini uzun bir yolculuğun başı olarak değerlendiriyor ve yazı şu satırlarla devam ediyor:

"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekim ayı sonunda yaptığı gezide insani yönünü göstermeye çalışarak kendisinin acı çeken bir baba olduğunu söyledi. Türban yasağı nedeniyle kızlarının Türkiye’de üniversiteye gidemediğini anlatan Erdoğan, bu nedenle ABD‘de okuduklarını ifade etti. Erdoğan’ın açıklamaları, Amerika’nın daha ılımlı ve özgür bir ülke olduğu izlenimini doğurdu ve bu da Fransızlar‘ın hiç hoşuna gitmedi. Nihayetinde Fransa da Türkiye gibi laiklik ilkesine önem veren bir ülke. Erdoğan’ın samimi ve içten açıklamaları, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne sıcak bakmayan Fransızlar‘ı daha da tedirgin etti. Yapılan anketler, Fransızlar‘ın Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne tam üyelik müzakerelerine başlamasına karşı olduğunu gösteriyor. Hatta birçok Fransız‘ın Avrupa Birliği’ne ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’a da karşı olduğunu ortaya koyuyor. Fransız Cumhurbaşkanı 17 Aralık’daki zirvede Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlanması konusunda yalnız."

"Hamburger Morgenpost"

gazetesi Ukrayna’da 21 Kasım’da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin ardından yaşanan siyasi krize değinerek, gösterileri mükemmel bir organizasyon olarak nitelendiriyor:

"Lenin’in 1917 Ekim Devrimi, Ukrayna’da son haftalarda yaşanan gösterilerle karşılaştırıldığında amatör bir oyun gibi. Muhalefet taraftarlarının son on gündür sergilediği gösteriler öyle profesyönel ki şaşırmak işten değil. Sokakta yatıp kalkan göstericilere battaniye dağıtmaktan, onları otobüslerle bindirip getirip götürmeye, oluşan çöplerin toplanmasından göstericilere sıcak yemek dağıtmaya kadar birçok iş öyle başarıyla yürüyor ki, inanılmaz. Üstelik tüm bu olanlar elektriklerin sık sık kesildiği Ukrayna gibi bir ülkede yaşanıyor. İnsan olanlara baktıkça bir kış masalı yaşıyormuş duygusuna kapılıyor. Ama belki de işin özü sadece Moskova destekli bir gücün yerini Batı destekli başka bir gücün almasından ibarettir, kim bilir!”

"Augsburger Allgemeine"

gazetesi de Ukrayna’da yaşanan protestolara yer vermiş satırlarında:

"İnsan Ukrayna’da yaşananlara kötümser bir gözle baksa, her an bir iç savaş ya da kargaşa çıkacakmış hissine kapılıyor. Allah’tan hem göstericiler, hem de politikacılar makul ve barışçıl davrandılar da şimdiye kadar herhangi bir çatışma yaşanmadı. İnşallah, bu makul tavrı hilenin ve yalanın karışmadığı yeni seçimler izler. Eğer seçimleri mahalefet lideri Yuşçenko kazanırsa iyi olabilir, yok Başbakan Yanukoviç kazanırsa bu da yine Avrupa’nın başarısı olarak tarihe geçebilir”

"Die Welt"

gazetesi ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bölgedeki konumuna ilişkin şunları yazıyor:

” Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin son yıllarda Rusya’nın hem içerde hem de dışarda eski Sovyetler Birliği dönemindeki gücüne yeniden kavuşması için çaba harcayıp duruyor. Ukrayna’yı da kendilerine bağlamaya çalışması bu yüzden. Putin’in danışmanlarından Yastrşemski geçtiğimiz günlerde amaçlarını iyi özetledi: Yastrşemski, 80’li yıllarda Polonya’da ve geçen yıl Gürcistan’da yaşananların Ukrayna’da da yaşanmasına göz yumamayız, demişti.”