1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.01.2006 - Avrupa basınından özetler...

Yeşim Kasap30 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abne

Yeni bir haftaya başlarken, Avrupa basınının gözü hala Ortadoğu’da. Parlamento seçimlerinden Hamas’ın galibiyetle çıkmasının ardından, Filistin’in geleceğine ilişkin yorumlar yer alıyor gazetelerde. Ve yine bu bağlamda, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bölgeye yaptığı resmi ziyaretlere ilişkin değerlendirmelerde rastlamak mümkün. Ayrıca, Irak’ın devrik diktatörü Saddam davasına ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.

Basın turumuzda ilk göz attığımız gazete, Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung. Gazete, Filistin’in geleceğine ilişkin tahminlerde bulunuyor: Radikal İslamcı Hamas’ın zaferiyle birlikte, Filistin siyasi istakrarsızlık dönemine giriyor. Ayrıca bölgedeki uluslararası ve yerel aktörleri sürekli tetikte tutacak yeni gelişmelerin yaşanacağı bir süreç başlıyor. Kim bilir bu süreç ne kadar sürecek? Bu siyasi depremin ardından beliren güvensizliğin iç çatışmalara ve hatta bir iç savaşa yol açıp açmayacağını da kimse şimdiden kestiremiyor. Ama Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da El Fetih taraftarlarının protesto gösterileri, halk arasındaki hayal kırıklığı, kin ve düşmanlığın ne ne denli büyük olduğunun ipuçlarını veriyor.

Fransa’da yayımlanan muhafazar Le Figaro gazetesi, uluslararası toplumla Hamas arasında bir güç savaşımının başlayacağına işaret ediyor: Hamas’ın zaferi karşısında şaşıran uluslararası toplum, Ortadoğu barış politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda. Özellikle de, Filistin yönetimine yılda 340 milyon euro yardım yapan Avrupa Birliği’ne büyük sorumluluk düşüyor. Gelecek haftalarda Hamas ile uluslararası toplum arasında bir çekişme başlayacak ve bu çetin bir mücadele olacak. Hamas, Batı’nın tepkisin ölçükten sonra kendi politikalarını açıkça ortaya koyacak. Bu nedenle, yola gelmediği takdirde yaptırımlar uygulanacğı Hamas’a vakit kaybetmeden anlatılmalı.
Bir başka Alman gazetesi, Handelsblatt’ta ise şu yorum yer alıyor: Katiller, teröristler ve suçlularla konuşacak bir şey yok. Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi birçok Batılı politikacı da bu nedenle Hamas ile temasa geçmekten sakınıyor. Oysa Hamas, Filistinlilerin desteğini arkasına almış durumda. Şu an için Batılı siyasetçiler ilk adımı atmaktan, buzları eriten kişi olmaktan, ellerini kirletmekten korkuyor. Fakat Batılı bir liderin Hamas’ın kapısını çalacağı gün uzak değil. Çünkü bu yeni muktedirlerle ilşikiye geçmek kaçınılmaz. Başka bir çözüm yoluysa, bölgeyi yine tamamen İsrail’in hakimiyetine terk etmek ve meseleleri İsrail’i halletmek... Ne var ki bu ileriye doğru değil, geriye doğru atılmış bir adım olur...

Dünyanın gözü kulağı, Filistin ve İsail’deyken, Almanya Başbakanı Angela Merkel, bölgeye gitti. Merkel’in kritik bir dönemde rastlayan İsrail ve Filistin’e ziyareti, Avrupa gazeterinde geniş yankı buldu. Financial Times Almanya gazetesinde şu satırlar dikkat çekiyor: Bu kadar çalkantılı bir dönemde Merkel’in İsrail’e adım atmış olması bile, başlı başına bir sembol: Almanya Yahudi devletinin yanında! Zira İsrail’in devlet olarak varlığını tanımak ve bunu dünyaya ilan etmek, her Alman hükümetinin asli görevi... Destek sözü, elbette çatışma durumu için de geçerli. Ama Merkel, adımlarını dikkatli atsa iyi olur. Bu gezi, son derece kritik bir döneme denk geldiyse de, bir nezaket ziyaretinden fazla bir şey olamaz olmamalı. Zira Almanya, arabulucuk rolünü üstlenecek vaziyette değil, bu göre Merkel hükümetinin gücünü aşar. Yine de Merkel, Batı’nın teröre taviz vermeyeceği mesajını iletmeli...

Gelelim Almanya’da yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesine; Süddeutsche Zeitung’da şu yorum yapılıyor: Merkel, sanki yangını söndürmeye gitti. ABD ve Avrupa Birliği’nin şu anki taktiği, Filistin lideri Mahmud Abbas’ın mağlubiyeti kabullenmesini ve çekilmesini engellemek. Abbas hem yorgun, hem de El Fetih’in tabanı öfkeli. Kulislerde, Gazze Şeridi’ne yapacağı ziyareti iptal eden Abbas’ın hayatından endişe ettiği konuşuluyor. Batılı ülkelerin Abbas’a ihtiyacı var, çünkü Hamas silah bırakmadan, bu örgütün üyeleriyle masaya oturmak onları utandırıyor.

Basın turumuza, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in davasına ilişkin iki yorumla son veriyoruz. İtalyan La Repubblica gazetesinde, Saddam ve arkadaşlarının mahkemeye salonunu terk etmelerine ilişkin şu yorum yapılıyor: Saddam Hüseyin’in mahkemeye hakaret etmesiyle, yeni yargıç sanıklardan siyasi konuşma yapmamalarını istedi. Bunun üzerine Saddam ve adamları duruşmayı terketti. Bu yeni yargıç Rauf Raşid Abdul Rahman için heyecanlı bir başlangıç oldu. Rahman, sanıklara karşı fazla yumuşak davranmakla suçlanan ve bunun üzerine istifa eden eski yargıç Rizgar Muhammed Amin’in yerine getirildi. Yeni yargıç Rahman, ne kadar güçli bir kişilik olduğunu kanıtladı.

İngiliz The Times gazetesinde işe aynı konuya ilişkin olarak şunlar yazıyor: Saddam davasının çekişmeli ve zor geçeceği baştan beri belliydi. Ama şu an ciddi bir kaoz hakim. Saddam davası, yıllarca uzayıp bir komediye dönüşebilir. Buna karşı gerekli önlemler alınmalı. Şu an için mahkeme, Saddam’ın gösteri yaptığı bir sahne. Ama ne olursa olsun yargılama sürmeli!