1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 3006 Presseschau 2

30 Haziran 2010

Almanya'daki cumhurbaşkanlığı seçimi, ABD ile Rusya arasındaki casus gerginliği ve FIFA Dünya Şampiyonası'nda hakemlerin verdiği yanlış kararlarla ilgili gündeme gelen öneriler, basının ele aldığı ana konular.

https://p.dw.com/p/O6kZ
Fotoğraf: AP

Almanya'da bugün yapılan cumhurbaşkanlığı seçimine, Avrupa basını da yer veriyor. İtalya'nın sağ liberal Corriere della Sera gazetesi, seçimlerin en güçlü adayının, hükümet adına Christian Wulff olmasını şöyle değerlendiriyor:

"Wulff teorik olarak kazanabilir. Almanya'da orta sağ koalisyon çoğunluğa sahip. Hükümetin adayı Wulff birinci ya da ikinci turda gerekli çoğunluğu alarak seçilebilir. Bayan Merkel ve hükümet için bu, aylardır alınan yenilgilerin ve olumsuz kamuoyu yoklamaları sonuçlarının ardından bir zafer olabilir. Başbakanlık, bugüne kadarki, tartışmaya en meraklı, çelişkilerle dolu ve meyve vermeyen koalisyonu yeniden kontrol altına alabilir. Hür Demokrat lider Guido Westerwelle, Sosyal Demokratlar yenilgi alırken, birkaç gün için bile olsa rahat nefes alabilir. Ancak Başbakanlığın şimdi seçimlerdeki korkusu, muhalefetin ise umudu, Wulff'e oy vermeyip pusu kuran üyeler."

ABD'de Rusya adına casusluk yaptıkları iddiasıyla 10 kişinin gözaltına alınmasının iki ülke arasında yolaçtığı gerginlik basın yer alıyor. Fransız Le Telegramme gazetesi konuyu şöyle yorumluyor:

"Güzel casusluk hikâyeleri için birçok malzeme gerekir. Amerikan Soruşturma Bürosu FBI bu olayda birçok unsur olabileceğini hayal etti: Işıl ışıl bir Mata Hari, sahte kimlik ve belgeler, kağıt üstünde yapılmış sahte evlilikler, kısa dalga radyolar, Rus vatandaşlığı, Soğuk Savaş'ın korkularının yeniden uyanmasını sağlayacak ideal ayrıntılar, gizli dökümanlar, bir bavul dolusu para... Ancak bizlere, neden araştırma ve soruşturmanın 10 yıl sürdüğü, neden daha önce bir sonuca varılamadığı ve Ruslar'ın neden dünyanın en açık politik mekanizmasını 'parçalamayı' hedefleyen bir ağ kurduğunu açıklamak zorunda. FBI bunu, ilk bakışta düzgün görünen ancak aslında farklı boyutta utanç verici ayrıntılar içerdiği için herşeyi açıklamıyor olabilir."

Avusturya'dan Die Presse'nin aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu satırlar göze çarpıyor:

"ABD'nin Rus casus ağını Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in ABD ziyaretinden birkaç gün sonra ortaya çıkarması, alışılmışın dışında. Ancak Ruslara verilmek istenen mesaj açık: 'İlişkilerde yeni bir başlangıç yapmak iyi hoş ama, işte tam da bu nedenle casuslarınızın ABD'de işi yok. Burada istediklerini yapamazlar.' Elbette Soğuk Savaş sona erdi. Ancak büyük ya da küçük ülkelerin casusluk faaliyetleri hiçbir zaman son bulmadı. Sonuç olarak casusluk dünyanın en eski mesleklerinden birisi."

Danimarka'nın sağ liberal Jyllands-Posten gazetesi ise bugünkü sayısında, Güney Afrika'taki FIFA 2010 Dünya Şampiyonası'nda hakemlerin verdiği hatalı kararların ardından, teknik araçlardan yararlanılması önerisini mercek altına alıyor. Gazete yorumunda 1966 yılında hakemlerin verdiği benzer bir hatalı kararı hatırlatarak şu yorumu yapıyor:

"Güney Afrika'daki şampiyonada, 1966 yılındaki Wembley Stadyumu'nda yapılan inanılmaz hata tekrarlanmış oldu. Karşılaşmanın hakemi ve yardımcıları Almanya ile İngiltere arasında oynanan karşılaşmada Frank Lampard'ın attığı şutun kale çizgisini geçtiğini görmeyen nadir insanlardı. FIFA, topun çizgiyi geçip geçmediğini anlamak için televizyonların çektiği görüntüleri kullanmalı."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa