1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.07.2010 - Avrupa basınından özetler

30 Temmuz 2010

Pakistan'ın Taliban ile işbirliği yaptığını ortaya koyan Pentagon belgelerinin gün ışığına çıkmasının ardından İngiltere Başbakanı Cameron'un İslamabad'ı açıkça eleştirmesi, yorum konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/OY5n

Wikileaks adlı internet sitesi tarafından yayınlanan ABD’nin Afganistan’a ilişkin gizli belgelerinde Pakistan istihbarat örgütü ile Taliban arasındaki işbirliğine ilişkin bölümler uluslararası gündeme damgasını vurdu. Muhafazakâr Fransız gazetelerinde Le Figaro bu tartışmalar ışığında İngiltere Başbakanı David Cameron’un Hindistan ziyareti sırasında Pakistan’ı açıkça eleştirmesini yorum sütununa taşıyor:

“Cameron açıkça Pakistan’ı Afganistan savaşında ikili oynamakla suçladı. İngiltere Başbakanı açık sözlü olmaya karar verdi. Eleştirinin Hindistan’da yapılıyor olması İslamabad’da rahatsızlık yaratacak nitelikte. Açıklanan belgelerle, Pakistan’a verilen paraların bir kısmının koalisyon güçlerine karşı savaşan Taliban’ı desteklemek için kullanılmış olduğunun ortaya konması yeterince büyük bir skandal. Ama Cameron’un bu açık sözlülüğü sorunun çözümü için yeterli mi?”

Avusturya'nın Die Presse gazetesi ise Rus istihbarat teşkilatı FSB'nin yetki alanının genişletilmesini irdeliyor:

“Rusya, iyi işleyen ve istihbarat örgütleri üzerinde bağımsız denetim mekanizmalarının olduğu bir hukuk devleti olsa iç istihbarat örgütünün yetkilerini genişleten yasadan endişe duyulmasına gerek olmazdı. Ancak Rusya sıkıntıların yaşanmadığı bir hukuk devleti değil ve istihbarat birimleri üzerinde bağımsız denetim de mevcut değil. Bu nedenle FSB'nin yetkilerinin genişletilmesinden dolayı endişeler artıyor. Ancak olumlu olan, Kremlin'e yakın isimlerden Federasyon Kurulu Başkanı Sergej Mironow'un yeni yasaya ilişkin hoşnutsuzluklarını açıkça dile getirebilmesidir. Şimdi bunun muhalif bir grup oluşumunu beraberinde getirip getirmeyeceğini bekleyip görmek lazım. “

Fransız Le Monde gazetesi Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy'nin Romanlara karşı yürürlüğe sokacağı önlemleri mercek altına alıyor:

"Hükümet Romanları karalamak istemiyor ancak nedense şüpheli damgasını vuruyor. Elysee Sarayı baskı silahını kullanıyor. Kamu düzenine zarar veren suç işleyen Romanlar fiilen derhal Romanya ya da Bulgaristan'a sınırdışı edilecek. Üç ay içerisinde yasadışı kampın yarısı boşaltılacak. İnsan Hakları Örgütü France Terre'e göre bu 2002 yılında başlayan politikaların devamı niteliğinde.”

İsviçre’de yayınlanan Tages-Anzeiger gazetesi ise Sarkozy’nin Romanlara yönelik politikalarını şöyle yorumluyor:

"İşte yeniden eski ‘Sarko’ ile karşı karşıyayız. En zayıf olduğu, siyasi skandalların içerisine hapsolduğu ve popüler olma sendromunu yaşadığı bir dönemde Nikolas Sarkozy güçlü olduğu yönüne ağırlık veriyor. Yeniden katı güvenlik politikacısı, etnik ve dini azınlıkları karalayan ve Fransızları bölen yanını ortaya koyuyor. Bu siyasi maşa 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce de işe yaramıştı. Bu tavrı Sarkozy’nin yabancı düşmanı Front National’den çok sayıda oy almasını ve seçimleri kazanmasını sağlamıştı.”

Avusturya'da yayınlanan Der Standard gazetesi ise Roman kamplarının boşaltılmasıyla ilgili şu yorumu aktarıyor:

“Sarkozy, acil çözüm bekleyen sosyal sorunlarla ilgilenmiyor. Kendisi için Cumhurbaşkanlığı özel uçağına küvet ısmarlayan Sarkozy, aynı gün Romanlarla ilgili politikalarda yoksullukla suçun birbiriyle bağlantılı olduğunu görmezden geliyor. Romanlar'ın daha hızlı sınırdışı edilmesini talep ederek demokrasinin temel bir ilkesini ihlal ediyor. Belli bir etnik gruba yönelik özel hükümler eşitlik ilkesine aykırı olmakla birlikte ırkçıdır da. Bu arada Sarkozy, Orta Avrupa Roman aileleri arasında da rastlanan bir soyadı."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Değer Akal

Editör: Beklan Kulaksızoğlu