1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.09.2010 - Avrupa basınından özetler

30 Eylül 2010

Bugünkü Avrupa gazetelerinde Paris ile Brüksel arasındaki Roman düellosu, euro istikrar paktı, Avrupa’da devam protesto gösterileri ve grevlerle Rus iç siyaseti ile ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/PQXv
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy (solda) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy (solda) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel BarrosoFotoğraf: AP

Avusturyalı Der Standard gazetesi Avrupa Birliği Komisyonu ile Fransa arasındaki gerginliği değerlendiriyor. Yorumda Fransa’nın Komisyon tarafından köşeye sıkıştırıldığı belirtiliyor:

“Birlik komisyonunun, Romanları sınır dışı eden Fransa hakkında antlaşmaları ihlal ettiği gerekçesiyle hukuki işlem başlatması, ince düşünülmüş bir adımdır. Komisyon bir yandan AB vatandaşlarının, salt belli bir halk grubuna aidiyetleri nedeniyle toplu halde sınır dışı edilemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor ve Sarkozy yönetiminin antlaşmalara aykırı davrandığını savunuyor. Komisyonun Fransa’ya milli yasalarını Avrupa hukukuyla nasıl uyumlaştırmayı düşündüğünü sorduğu yazılı nota ise, sanılanın aksine, antlaşmaları ihlal işleminin başlatıldığı anlamına gelmiyor.”

Cenevre’de yayımlanan Tages-Anzeiger adlı İsviçre gazetesi Nicolas Sarkozy’nin histeriyi azdırdığı görüşünde:

“Sarkozy sadece bir tabuyu yıkmakla kalmıyor, ama aynı zamanda önyargıları da besliyor, göçle cürümü aynı kefeye koyuyor, ülkedeki halk gruplarının güvenini sarsıyor, münferit grupları damgalarken de, en zayıflarından yani Roman’lardan başlıyor. Romanları günah keçisi yapıyor. Durumun objektif bir şekilde tanımlanması gerekirken, o histeriyi körüklüyor. Roman meselesinin aciliyetine sadece onun ve danışmanlarının aklı eriyor. Nicolas Sarkozy makamını ve ülkesinin hümanist geleneklerini lekeliyor.”

İsviçre gazetesi Basler Zeitung, Euro bölgesi istikrar kriterlerinin daha sıkı kurallara bağlanması için yapılan önerilere şu satırlarla değinmiş:

“Avrupa ağır borç yükü altında eziliyor. İspanya gibi büyük Avrupa Birliği ülkeleri bile kamu maliyesini iyileştirmek için uzun vadeli tasarruf ve sancılı kemer sıkma politikalarına başvurmak zorunda kalıyor. Uluslararası Para Fonu şimdiye kadar bu politikayı sadece, batılı dünyamızın çok uzaklarındaki kalkınma halindeki ülkelerden talep etmekteydi.”

Borç krizinden kurtulmak için Avrupa çapında uygulamaya sokulan tasarruf programları protesto gösterilerine neden oluyor. İngiliz gazetesi The Guardian protestoların hafife alınmaması uyarısında bulunuyor:

“Grevleri küçümseyenler, dikkate alınmadığı takdirde grevin yol açacağı maliyeti göz önünde bulundurmalıdırlar. Elitleri tarafından ve onlar için yönetilen Avrupa Birliği, anayasa reformu sırasında uğradığı popülist şokun aynısını yaşamaya müstahaktır. Demokrasi, beş yılda bir tekrarlanan bir tecrübe değildir. Hükümetlerimiz sancılı dönemleri ilan ederken halkın nabzını tutmalıdır. Tasarruf politikalarının uzun vadede olumsuzluklara yol açabileceği şeklindeki makroekonomik tezler de kulak ardı edilmemelidir.”

Madrid’de yayımlanan sol liberal El Pais gazetesi İspanya’daki genel greve ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

“Genel grevin başarısı sendikalar açısından sınırlı kaldı. Hükümet ucuz atlattı. İspanyollar genel grevi yoğun bir tasarruf tedbirlerini protesto eylemine dönüştürmediler. Sendikalar, ülkeyi felç etme hedefine ulaşamadılar. Ekonomik politikaların değiştirilmesi taleplerinde halkı yanlarında bulamadılar. Sendikalar şapkasını önüne koyup düşünmeli ve emeklilik reformunun görüşülmesi için hükümet tarafından yapılan daveti kabul etmelidirler. Bu ortamda genel grev başlatmak inandırıcı olmaz. Çatışma aramak, İspanyol ekonomisinin zayıflığında yatan asıl probleme çözüm getirmez.”

Rus gazetesi Vedomosti, Moskova belediye Başkanı Yuri Lujkov’un azledilmesini konu alan yorumunda, belediye başkanının görevden alınmasının başkentin sorunlarını çözmeyeceğini yazıyor:

“Yuri Lujkov’un gidişi siyaset sahnesini daha uzun süre meşgul edecek. Kremlin’in gözünden düşen diğer siyasi yetkililerin aksine Lujkov çabuk unutulmayacak. Eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde iktidar mücadelesini kaybeden politikacıların sonradan başarılı muhalefet lideri olduklarını Ukrayna ve Gürcistan’da da gördük. Lujkov’un gitmesiyle Moskova’nın sorunları bitmeyecektir. Yolsuzluklara ve kültür varlığının tahribine dur denmeli, çirkin betonlaşmaya izin verilmemelidir. Ama başkentte değişiklik talep edenler, ülkenin diğer bölgelerinde köklü reformlar yapılmasına da karşı çıkmamalıdırlar.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu