1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.10.2009 - Avrupa basınından özetler

30 Ekim 2009

Avrupa basını AB Liderler Zirvesi’nde, birliğin başkanlığına aranan isimler ve İran’ın batılı ülkelerle nükleer anlaşmazlığı çerçevesinde verdiği yeni diyalog işaretlerini ele alıyor.

https://p.dw.com/p/KJM6

Hollanda’da yayımlanan “Trouw” gazetesi, AB Liderler Zirvesi’nde birliğin konsey başkanlığı için üst düzey kadroların seçimi ile ilgilendiğini, Kasım ayı ortasında kararın verileceğini belrtiyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:


“… Personel seçimi konusunda tercihler gittikçe daha belirginleşiyor. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın fazla şansı olmadığı görülüyor, çünkü diğer ülkelerdeki kendi sosyalist yandaşları bile onu desteklemiyor. Bu durumda Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende ile Lüksemburglu meslektaşı Jean-Claude Juncker’in şansı artıyor. Bu arada eski Finlandiya Başbakanı Paavo Lipponen ile İsveç Başbakanı Frederik Reinfeld’in adları da anılıyor.”


Avusturya’nın “Die Presse” gazetesi aynı konudaki yorumunda, AB Komisyonu'nun şimdiki Başkanı Jose Manuel Barroso’nun çalışkan, ancak renksiz bir politikacı olduğunu saptıyor. Gazete, Lizbon Antlaşması şu anki haliyle onaylanıp, yürürlüğe girerse, o zaman başkanlık mevkii konusunda da mükemmel bir seçenek sunacağını belirtiyor. Bu seçeneğin ne olduğunu, gazetenin yorumundan okuyoruz:

“Lizbon Antlaşması, AB Konseyi Başkanı’nın statüsünü yükseltmeyi hedefliyor. Böylece ikibuçuk yıllığına AB hükümet başkanlığı gibi bir statüye kavuşacak olan bu kişi, Avrupa’nın nereye doğru ve nasıl gideceğinin programını çizecektir. AB başkanlığı böyle bir güce ve devamlılığa kavuşturuluğunda, bu, mali kriz ve iklim değişimiyle mücadele gibi konularda da son derece gerekli olacaktır… . Bu nedenle AB üyesi ülkeler güçlü liderler aramalıdır. Çünkü seçilecek ilk ‘AB Başkanı’ nın ikinci bir şansı yoktur. Bu pozisyon ne kadar güçlü olursa, AB o kadar ileriye doğru yönlenebilecektir.”

Polonya’da yayımlanan “Gazeta Wyborcza” yorumunda, Liderler Zirvesi'ndeki diğer tartışmalı gündem maddesine, iklimin korunması konusuna değiniyor. Yorum şöyle:

“Eğer iklimi kurtarmak uğruna AB’nin temel ilkelerinden biri olan zenginlerin yoksullarla dayanışma prensibini ihlal edersek, torunlarımız bizi affetmez. Bu prensibin olmadığı yerde Avrupa ortak pazar olmaktan öteye gidemez. Polonya Başbakanı Donald Tusk’un da söylediği gibi, Polonya, Romanya ve Letonya gibi AB içindeki nispeten yoksul ülkelerin, Hindistan ve Brezilya gibi daha zengin kaynaklara sahip ülkelere yardım yapılırken fazla yük altına sokulmaması gerekiyor. AB içindeki yük, -cüzdanın gücü oranında- tüm üyeler arasında adil dağıtılmalı. Polonya bu konuda engelleyen ülke konumunda değil. Polonya, AB’nin kaygan zemine yuvarlanmaması için dikkat ediyor.”


Son olarak Macaristan’da yayımlanan “Nepszabadsag” gazetesi, İran’ın Batı ile nükleer anlaşmazlığında uzlaşma işaretleri vermesini şöyle yorumluyor:

“Ahmedinejad’ın nükleer yakıt maddelerinin alımı konusunda ülkesini batıya bağımlı hale getirmesinin ve batılı ülkelerle diyaloğunda ağzından bal akmasının sebebi acaba ne olabilir? Bu sorunun yanıtı İran iç politikasında yatıyor olsa gerek! (…) İran’da cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ortaya çıkan kriz ve akabindeki sokak hareketleri sonucunda ülkede başgösteren yeni atmosfer, barış talepleri, ülke içinde ve dışında istikrar arzusu, insanların belleklerine kazındı. Her ne kadar bu düşünceler ülkede henüz zafere ulaşmış olmasa da... .”


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu