1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.12.2004 - Alman basınından özetler...

30 Aralık 2004
https://p.dw.com/p/Abs9

Alman gazetelerinde de diğer uluslararası basında olduğu gibi ön plana çıkan konu Güney Asya’yı vuran yıkıcı deprem. Alman gazetelerinde çeşitli açılardan deprem sonrası ortaya çıkan tablo değerlendiriliyor. Düsseldorf’ta yayımlanan Westdeutsche Zeitung adlı gazetenin yorumu:

“Asya depreminden sonra, daha önce örneği görülmemiş bir yardım kampanyası başlatıldı. Ancak depremle yerle bir olan bölgedeki yeniden inşa ve deprem erken uyarı sisteminin Hint Okyanusu geneline yayılması çalışmaları, depremzedelere yardım eden vatandaşların değil, uluslararası devletler topluluğunun görevi. Uluslararası devletler topluluğunun dünya genelinde hızla yayılan AIDS’e karşı uyguladığı gözardı etme politikası, bu konuda hiç de iyi işaretler vermiyor.”

Haftalık Die Zeit gazetesinin yorumuna geçiyoruz. Yorum özetle şöyle:

“Olan olduktan sonra yakınmaların artması doğaldır. Bu çaresizliğin bir yansımasıdır. Depremin yolaçtığı dalgalardan önceden haberdar olmak ve zamanında halkı uyarmak gerçekten imkansız mıydı? Dünyanın bazı bölgelerindeki fakirliğin acı ve sıkıntılarını, tekniğin sağladığı modern imkanları bu insanlardan esirgeyerek daha da arttırmanın ne anlamı olabilir?”

Münih’te çıkan Süddeutsche Zeitung, yorumunda Güney Asya depremi mağdurlarına yapılan yardımı konu ediyor:

“Facia ve ortaya koyduğu muazzam etki, uluslararası topluluğu daha uzun yıllar meşgul edecek. Depremin işaret ettiği bazı gerçekler dikkate alınarak, özellikle Sri Lanka gibi kalkınmakta olan ülkelere yönelik yardım politikası yeniden gözden geçirilmelidir. Bir çırpıda yapılması mümkün olmayan, uzun soluklu bir süreçten söz ediyoruz. Önümüzdeki aylarda zengin ülkelerin dayanışma kavramından tam olarak ne anladıklarını hep birlikte göreceğiz. Asya’daki mağdurlara, manşetlerden inseler bile yardım aktarılmalıdır.”

Berlin’de çıkan Die Welt gazetesi ise bu sabahki yorumunda afetin ekonomik boyutuna ışık tutmuş:

“Tayland, Maldivler veya Malezya gibi ülkeler, gelirlerinin önemli bir bölümünü, topraklarının cenneti andırmasını pazarlayarak elde ediyor. Korkunç görüntülerin hafızalardan silinmeye yüz tutması en az bir yıl alacak. Ama ekonomik tablo sanıldığı kadar trajik olmayacak. İktisatçılar, şu ana kadar istikrarlı seyreden ekonomik büyümede yavaşlama kaydedileceğini, ancak çoğu Asya hükümetinin ağır ekonomik şoklar ile yaşamayı öğrenmiş olduğunu belirtiyor. Yönetimlerin şimdi, uluslararası kuruluşların da yardımıyla evsiz barksız kalanlara, işini kaybedenlere destek olması ve altyapıyı onarması gerekiyor.”

Saarbrücker Zeitung gazetesinin yorum sütununda ise şu satırları okuyoruz:

“Bin Alman vatandaşı kayıp. Bu yerel halkın kayıpları yanında çok az gibi görünse de aslında korkunç bir rakam. Ancak ölenlerin rakamları birbirleriyle karşılaştırılacak gibi değil. Yaşanan acı ise heryerde aynı, Tayland, Endonezya ve Almanya’da insanlar, felaketin etkilediği her yer gibi aynı şekilde üzülüp ağlıyor. Güney Asya’daki insanlar dehşeti yaşadı. Aynı şekilde yardım ve dayanışma sağlayan Almanlar da yaşanan travmanın atlatılması için ellerinden geleni yapıyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazete de, felaketin ardından Federal Alman hükümetinin tutumunu yorumlamış:

“Berlin hükümeti, kelimeler ile ifade edilemeyecek olan afete uygun bir tutum izliyor. Alınan acil önlemler, hükümetin yeri geldiğinde gerekli personeli ve teknik kaynakları harekete geçirebileceğinin, içme suyu hazırlayacak donanım, tıbbi araç ve kargo uçaklarını bölgeye gönderebileceğinin ve diğer hükümet ve örgütler ile koordineli olarak çalışabileceğinin göstergesi. Başbakan Schröder, hayatta kalanlara yıllar boyunca destek verilmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak bu sadece afet bölgesi için değil, aynı zamanda afette annebabasını kaybeden Alman çocuklar, çocuklarını kaybeden Alman ebeveynler için de geçerli.”

Berliner Zeitung adlı gazetenin yorumu ise şöyle:

“Kulakları olanlar iyi dinlesinler, çünkü öğrenmenin sonu yoktur. Facianın yaşandığı ülkelerde insanların nasıl acı çektiklerini, matem tutma cesaretini ve tekrar ayağa kalkma direncini görüyoruz. Örneğin kaybolan 1000 Alman turist için hissedilen üzüntü, facianın yaşandığı ülkelerde ölen 100 bin insan için hissedilenden daha büyük. Kuru rakamların gerçek faciayı nasıl ortaya çıkardıklarını, hem de nasıl perdelediklerini görüyoruz. Salı günü kararlaştırılan minik yardım, Çarşamba günü arttırıldı ve 3 milyon, 20 milyon oldu. Öğrenmenin sonu gerçekten yok, insan utanmayı ve hiddeti öğreniyor, göstermelik utanmanın da utancını yaşıyor.”

Köln’de yayımlanan Express gazetesi, her geçen gün ölü sayısının arttığına işaret ettiği yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Hint Okyanusu’ndaki depremin yerle bir ettiği ülkelerden medya yoluyla dünyanın dört bir köşesine yayılan feci görüntü ve haberler, insanlığı üzüntüye boğuyor. Ve aniden şimdiye kadar görülmemiş bir dayanışma ve yardımlaşma ortamı oluşuyor. Yardım kuruluşları, hükümetler, özel şirketler... Hepsi yardıma koşuyor ya da bağışta bulunuyor. Ama bu yardımlar, ancak ilk acıyı dindirebilir. Cesetler toplanıp enkaz kaldırıldıktan sonra, hayatta kalanların hayat perspektifi kazanabilmeleri yıllar sürecektir. Afet bölgesindeki ülkeler, bu yükün altından tek başlarına kalkamazlar. Devletler camiası elele vermeli ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’yı ayağa kaldıran Marshall Planı’na benzer bir kalkınma seferberliği başlatmalıdır.”