30.12.2009 - Alman basınından özetler

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, uçuş güvenliği için hava limanlarına bedeni çıplak gösteren özel detektörler yerleştirilmesi talebiyle ilgili tartışmaları şöyle yorumluyor:

“İnsan vücudunu çıplak hatlarıyla gösteren modern tarayıcılar kullanılması talebine bir yıl önceki kadar tepki gösterilmiyor. Bu detektörlere kesinlikle karşı çıkanlar şimdi, ‘bekleyelim, görelim’, diyor. Güvenlik uzmanları ‘çıplak’ kelimesini kullanmaktan özenle kaçınıyor. Yeni nesil tarayıcıları sevimli göstermek için terimler dikkatle seçiliyor. Yeni cihazların vücudun mahrem bölgelerini göstermeyeceği söyleniyor. Ama inandırıcı gelmiyor. Bu tür ifadelerle, insan haysiyetine yapılacak müdahale zararsızmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Güvenlik politikasında, evvelden imkansız sayılanı olağanlaştırma eğilimi var.”

Hannoversche Allgemeine Zeitung ise hava limanlarındaki güvenlik kontrollerinde ‘çıplak tarayıcılar’ kullanma önerisine şu satırları ayırmış:

“Önemli olan kullanılacak yöntemin maksada uygun olması. Kişilik haklarımızın ne ölçüde kısıtlanacağını teröristler mi belirleyecek? Kabul edilebilecek tek teknik, vücutta taşınan tehlikeli cisimleri, yolcunun mahrem bölgelerini gözler önüne sermeyecek şekilde saptayanı olabilir. Bu cihazlar geliştirilene kadar devlet hava limanlarındaki güvenlik personelinin eğitimine ağırlık vermelidir. Düşük ücretle iyi eğitilmemiş personel çalıştırmak da güvenlik riski doğurur.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'dan aktaracağımız yorumda, batılı ülkelerin İran’daki gelişmeler üzerindeki etkisi ele alınıyor:

“Tahran’daki rejim uluslararası protestolara kulak asmayıp, muhalefet üzerindeki baskıyı arttırıyor. Böyle bir süreci dışarıdan etkilemek zaten imkansız. Ama Batı gelişmelere seyirci de kalamaz. Alman meclis dışişleri komisyonu başkanı Polenz’in, İran güvenlik mekanizması mensuplarının seyahat imkanlarının keskinlikle kısıtlanması şeklindeki önerisi uluslararası platforma taşınmalıdır. Tek yaptırım bu olmamalıdır. Ama Tahran’daki rejimin tecrit edilmesi yolunda atılmış ilk adım olacaktır.”

Bonn'un General Anzeiger gazetesi, bir İngiliz vatandaşının idam edildiği Çin’in adalet sistemini şöyle eleştiriyor:

“Akmal Shaikh'in idam edilmesi, İngiliz olduğu için ilgi çekti. Ama Çin’de her gün hakim karşısına çıkarılan sayısız sanık adil yargılanmıyor. Birçok sanık dayakla suçunu itiraf etmeye zorlanıyor. Akli dengesi bozuk olduğu söylenen İngiliz uyuşturucu kaçakçısının akıbeti üzücüdür. Çin adaleti için ise sıradan bir hadisedir.”

Südkurier gazetesinin ekonomi sayfasında yer alan yorumda ise Almanya’da yıllık enflasyonun %1’in altına düşmesi ele alınıyor. Yorumda, ‘Enflasyon oranı ne kadar düşük olursa, cebinde daha fazla para kalacak olan tüketici rahat harcama yapabilir. Bu bakımdan düşük enflasyon, yurtiçi talebi arttıracağından, dev bir konjonktür programı yerine geçer. Alman ekonomisini de şimdi en çok buna ihtiyacı var’, değerlendirmesine yer verilmiş. Basın özetlerine Financial Times Deutschland gazetesinin Amerikan istihdam piyasasının durumunu konu alan yorumuyla son veriyoruz:

“Baracak Obama oldukça gözden düştü. Ondan önce hiçbir Başkanın ilk görev yılının sonundaki sempati notu onunki kadar düşük çıkmamıştı. Ancak kamuoyu araştırmalarında Obama’ya verilen kötü not öncelikle istihdam krizinden kaynaklanıyor. Açıklanan son istihdam piyasası istatistiklerindeki düzelme sadece Amerikan ekonomisinin toparlanmakta olduğunu göstermiyor aynı zamanda Obama’nın iç politikadaki canlanışının işareti yerine de geçiyor. Bill Clinton’un 1992 yılındaki seçim kampanyası sırasında kullandığı, ‘her şeyin ekonomiye bağlı olduğu’, şeklindeki ifadenin doğruluğu bir kez daha kanıtlanmış oluyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Baha Güngör