Avrupa basınından özetler

İtalyan Corriere della Sera gazetesi, Esad döneminden sonra Suriye'de cereyan edebilecek gelişmelerin Batı’yı endeşilendirdiğini savunuyor:

“ABD ile onun Avrupa ve Yakındoğu’daki müttefikleri, hiçbir çözüm bulamama tehlikesini taşıyan jeopolitik bir fırtınanın başlarına neler getirebileceğinin farkındalar. Siyasi terörist Esad’ın iktidarda kalması kabul edilemez. Ancak Esad’ın devrilmesinin muhtemel olumsuz sonuçlarını kestirmek de hemen hemen imkânsız. Esad’ın arzulanan devrilişine Batı’nın ve Rusya’nın, jeopolitik sonuçları ve ortaya çıkabilecek yeni aktörleri kontrol etmede yetersiz kalmaları da eklenirse, Suriye'de çıkacak bir savaş, barut fıçısını andıran bu bölgede üç, dört savaşa daha yol açabilir.”

Fransız Le Figaro gazetesi ise aynı konuya şu satırları ayırmış:

“Çatışma giderek etnik ve dinî bir görünüm alıyor. Cihat tutkunlarını cezbediyor. Yeni bir Suriye için milliyetçi mücadele onları ilgilendirmiyor. Radikal İslamcılığın yeşermesine elverişli şartların oluşması onları sevindiriyor. Çatışanların çoğunluğunu oluşturmasalar da, isyanın giderek askerîleşmesi onlara yarıyor. Körfez ülkelerinin para ve silah yardımları da... Ama bu cömertliğin ardında dinî nedenler yatıyor.”

Strasbourg’da yayımlanan Dernieres Nouvelles d'Alsace adlı Fransız gazetesi, Suriye’ye uluslararası askerî müdahale yapılacağına ihtimal vermiyor:

“Birleşmiş Milletler'in, Moskova ve Pekin’in vetolarıyla bloke edilen kararı olmadan müdahale yapılamaz. Aynı zamanda Amerikalıların da buna kararlılık göstermesi gerekir. Libya benzeri çözüm önerenler de, Suriye’nin modern Rus silahlarıyla donatılmış ve iyi eğitilmiş bir ordusunun olduğunu bilmeleri gerekir. Sadece, Özgür Suriye Ordusu’na karargâh veren Türkiye’nin hareketlilik gösterdiğini ve sınırdaki kuvvetlerini takviye ettiğini görüyoruz. Ama bu şüphesiz caydırma ve mülteci akınını kontrol altında tutma amacıyla yapılıyor.”

Muhafazakâr Norveç gazetesi Aftenposten ABD ve İsrail’in İran’a saldırmaları ihtimalini konu alan yorumunda Ortadoğu ihtilafının Amerikan seçim kampanyasına alet edilmesinin sakıncalarına işaret ediyor:

“ABD'nin Cumhuriyetçi Partili başkan adayı Mitt Romney Kudüs ziyareti sırasında, İran'ın nükleer programının durdurulması için gerekli gördüğü takdirde bu ülkeye saldırması durumunda İsrail'i destekleyeceklerini ima etti. Başkan Barack Obama'nın bir güvenlik danışmanının İran'a yapılacak askerî müdahalenin planlarını İsrail Başbakanı Netanyahu'ya gösterdiğine dair haberlerin aynı zamanda sızdırılması da tesadüf olamaz. Ortadoğu'daki topyekûn bir savaşın Amerikan seçim kampanyasında koz olarak kullanılmasına anlayış göstermek mümkün değildir. Dünya politikasının en çetin problemlerinden biri bu şekilde çözüme kavuşturulamaz.”

İngiliz The Independent gazetesi de Mitt Romney'in daha çok şey öğrenmek zorunda olduğunu yazıyor:

“Cumhuriyetçi Mitt Romney'in yurt dışı seyahati başkanlığa yaraşır bir şekilde sonuçlanmadı. Londra'nın Olimpiyat Oyunları'nın altından kalkacağından kuşkulu olduğu şeklindeki sözleri çirkin ve aptalcaydı. İsrail ziyareti sırasında da Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu söylemesi gereksiz olduğu kadar bir devlet adamına da yakışmazdı. Uzun süredir büyük komşusuyla ilişkilerini düzeltmeye çalışan Polonya'dayken, Rusya'nın en önemli jeopolitik rakipleri olduğunu belirtmesi de ev sahiplerine Soğuk Savaş'ı hatırlatmış olmalı. Bu üslup seçim kampanyasında işe yarayabilir ama bir başkan politika sahnesinde daha ölçülü davranmak zorundadır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: A. Günaltay

Editör: Ercan Coşkun