1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

31.12.2009 - Avrupa basınından özetler

31 Aralık 2009

ABD Başkanı Barack Obama'nın gizli servislere yönelik eleştirisi, İran'daki durum ve 2009'un bilançosu, 31 Aralık 2009 tarihli Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz başlıca yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/LHiw
Fotoğraf: DPA

Yılın son gününde yayınlanan Avrupa gazetelerinden derlediğimiz yorum özetlerine, ABD’ndeki uçak düşürme teşebbüsünün önceden fark edilememesine Başkan Obama’nın gösterdiği tepkiyle başlıyoruz. İtalyan La Repubblica gazetesi, teröristin uçağa binebilmesinden sorumlu olan Amerikan dış istihbaratı CIA’nin suçlu mu yoksa şamar oğlanı mı, olduğunu soruyor:

“CIA biraz da, 15 ve 16'ıncı yüzyıllarda öfkeli kralın hıncını aldığı şamar oğlanlarına benziyor. Bütün ABD Başkanları hem haklı olarak, hem de kendi hatalarını örtmek için CIA’ya atıp tutar. Her şeyi bilen ve her şeye kadir CIA imajı, aslında bir Hollywood ürünüdür. Bilgisi olmadığı ya da elindeki bilgileri iyi değerlendiremediği için CIA’nın başarısızlığa uğradığı çok olmuştur. Baracak Obama, işte bu nedenle ‘az daha 300 uçak yolcusu terör saldırısına kurban gidecekti’, diye dış istihbarata yükleniyor. Amerikan haber alma ve terör ile mücadele teşkilatları, 11 Eylül’den sonra daha etkili çalışsın diye yeniden yapılandırılmıştı.”

İngiliz The Intependent gazetesinin yorumunda da Obama’nın kızmakta haklı olduğu dile getiriliyor:

“11 Eylül 2001’in ardından, New York ve Washington’a yapılan saldırıları önleyemeyen istihbarat ve terörle mücadele kuruluşları reorganizasyondan geçirilmişti. 300 yolcunun genç bir Nijeryalı tarafından öldürülmekten tesadüfen kurtulduğu son olay, yeniden yapılanmanın da başarısızlığa uğradığını gösteriyor. Başkan Obama, kıl payı atlatılan felaketin ‘sistematik ve insani’ başarısızlık sonucu önlenememesinden dolayı öfkeye kapılmakta yerden göğe kadar haklı. Kabahat, dış istihbarat servisi CIA’dadır.”

Fransız Le Monde gazetesinin İran yönetimini konu alan yorumuyla basın özetlerine devam ediyoruz:

“Baskı altındaki İran yönetimi, ayaklanmayı kanla bastırmakta tereddüt ediyorsa, bunu itidalden değil, daha fazla ‘kahraman’ yaratmak istemediği için yapıyor. Ancak rejimin giderek askerîleşme tehlikesi söz konusu. Hamaney, artan gücünü, Devrim Muhafızları ile Besic milislerinin kuvvet kazanmasından alıyor. Hükümetle muhalefeti barıştırmak gittikçe zorlaşıyor. İç barışın selameti için dinî liderin önemli tavizler vermesi şart. Ali Hamaney bunu yapabilir mi? Yoksa o da çoktan, gizli servislerin ve kendi eliyle büyüttüğü köktenci milislerin rehinesi mi?

Varşova’da yayımlanan Rzeczpospolita adlı gazetenin İran’daki gelişmeleri konu alan yorumu ise özetle şöyle:

“Çekişme, hayat mamat meselesine döndü. Kanla susturulmak isteyen muhalefet yine de kendine ‘şehit sembolleri’ buluyor. Ali Musevi’yi şehit veren amcası, muhalefetin adayı olarak pozisyonunu güçlendiriyor. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın son aylarına mı tanık oluyoruz? Şimdiden onun bittiğini ilan etmek acelecilik olur. Yeni bir devrimin olacağı da şimdiden söylenemez. Anlaşılan o ki, İran’ın kaderini, Tahran sokaklarında verilecek kararlar değil, muhalefetin dini liderlerle uzlaşmayı başarıp başaramayacağı tayin edecek.”

Rossijskaja Gaseta adlı Rus gazetesinin son oniki ayın bilançosunu çıkardığı yorumuyla basın özetlerine son veriyoruz:

“Sarsıntılı geçen son on iki ay Rusların sadece devlete güvenemeyeceğini gösterdi. Küresel ekonomik kriz, istihdam piyasasını değiştirdi ve bizlere de değişmek zorunda olduğumuzu gösterdi. Aranan niteliklere kavuşabilmek için daha iyi eğitim almak gerekiyor. 2009’dan alabileceğimiz ders şu olabilir: Artık sütliman sığınaklar kalmadı. Ama kemerleri sıkma çağrılarının da bir anlamı yok. Tasarruf etmek zorunda olduğumuz âşikâr. Ama tüketmek de bir toplum için son derece önemlidir.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay


Editör: Murat Çelikkafa