1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

6-7 Eylül olayları 50. yılında

Şebnem Aksoy / İstanbul6 Eylül 2005

İstanbul’da yaşanan 6-7 Eylül olaylarının üzerinden bugün tam 50 yıl geçti. Yalan bir haber üzerine galeyana gelen gruplar Rumlar’ın ev ve işyerlerine saldırmış ve olaylarda 3 kişi yaşamını yitirmişti. Şebnem Aksoy'un haberi...

https://p.dw.com/p/AaZk
İstanbul'da yaşanan 6 - 7 Eylül olaylarında 3 kişi yaşamını yitirmişti
İstanbul'da yaşanan 6 - 7 Eylül olaylarında 3 kişi yaşamını yitirmiştiFotoğraf: dpa

1955 yılı 6 ve 7 Eylül tarihlerinde İstanbul, Türkiye azınlıklar tarihinin en önemli olaylarından birine sahne oldu. O tarihlerde yayınlanan İstanbul Ekspres gazetesinde çıkan Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı haberi, İstanbul’u savaş alanına çevirdi.

Ayaklanan gruplar, iki gün boyunca başta Rumlar olmak üzere azınlıklara ait ev ve işyerlerine saldırdı. Olayların sonunda 3 kişi ölmüş, 30 kişi yaralanmıştı. Ayrıca 74 kilise, 8 ayazma, 3 manastır ile 5583 ev ve işyeri de yağmalanmıştı.

Tanıklardan biri...

İstanbul’da Rumca yayınlanan Apoyevmatini gazetesi, 80 yıllık yayın hayatına sadece 6 - 7 Eylül olayları nedeniyle 1955 senesinde 15 gün ara vermiş. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, 15 yaşında tanık olduğu olayları şöyle anlatıyor:

“O zamanlar 15 yaşındaydım. Apartmanımızın kapıcısı Ahmet efendi vardı. Ben apartman önüne vardığım sırada ‘aman Mihail’ diyerek beni apar topar içeri aldı ve kapıyı kilitledi. Kalabalık bir grup kırıp dökerek apartmanımıza yaklaştığında, Ahmet efendi bizi korudu. ‘Burada Rum yoktur’ diyerek gelenleri kovdu. Ancak bizim canımızı kurtardıktan sonra, kazmasını eline aldı ve kendisi de gruba katıldı ve ilerideki Rum apartmanlarını talan etmeye başladı…”

"Hatırlamalı mı unutmalı mı?"

Vasiliadis, Türkiye’nin Rum azınlıklarla yaşadığı sorunlarda oldukça yol katedildiği görüşünde. 6 - 7 Eylül olaylarının 50. yıldönümünde, “hatırlamalı mı, unutmalı mı” sorusunu kendisine soruyor:

“Bir inatçı görüş var, ‘ben unutmam da affetmem de’ diyen. Daha safça bir görüş var, ‘ne gerek var, unutalım gitsin, oldu bitti’ diyen. Bir de daha bilgece bir görüş var ki, galiba en sağlıklısı o, ‘evet affedelim, ama unutmayalım, unutulan şeyler tekrar eder’ diyen.”

Demokrat Parti iktidarı

Eski milletvekili ve aynı zamanda edebiyatçı olan Yılmaz Karakoyunlu ise bir çok romanında 6-7 Eylül olaylarına yer verdi. O dönemleri anlatan Karakoyunlu, dönemin Demokrat Parti iktidarına değinerek, 6-7 Eylül olaylarının başka bir pencereden anlatıyor:

“DP iktidarda iken liberal sistemi uygulamak istedi. Ancak o bilgiye ve tecrübeye sahip değildi. O dönem uluslararası ticareti de onun tecrübesi de azınlıların elindeydi. İşte onlar da iki önemli tahribatla karşı karşıya kaldılar. Bunlardan ilki varlık vergisiydi. Azınlıların ekonomik güçlerini ellerinden almaya yönelik bir CHP hükümeti uygulamasıydı. Sonra da 6-7 Eylül oldu. O da DP uygulamasıydı. Bu iki olaydan sonra Anadolu sermayesi, palazlanmış esnafını İstanbul’a transfer etme imkanını buldu. Rumlar, Ermeniler de yavaş yavaş ülkeyi terkettiler ve işlerini ucuz fiyatlarla Türklere verdiler…”

Ulus-devlet kavramı

Konuyla ilgili “Cumhuriyet Dönemi Hazırlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları” adlı doktora çalışması bulunan Bochum Rou Üniversitesi Öğretim Üyesi Dilek Güven ise çalışmaları sırasında devlet arşivlerinde rastladığı birçok belgeye dayanarak, olayların azınlıklara yönelik politikalar neticesinde yaşandığını belirtiyor: Güven’in olaylara ilişkin değerlendirmesi ise şöyle:

“Yeni kurulan ulus-devletlerde azınlıklar her zaman bir tehdit olarak görülüyor. Türkiye’de de mesela 20’li yıllarda ekonominin Türkleştirilmesi var, Rum, Ermeni ve Yahudiler’e ticari hayat zorlaştırılıyor. 30’lu yıllarda Trakya olayları var. Çanakkale’de yaşayan Yahudi esnafı hedef alan… Evler yağmalanıyor 6-7 Eylül’eki gibi. 1955 olaylarını bu bağlamda görmek gerekiyor. O tarihten sonra göç yaşanıyor, 1-2 sene içinde 5 bin Rum, 60’a kadar da 70 bin hristiyan göç ediyor Türkiye’den…"

Tarihi belgeler

6-7 Eylül’ün 50. yıldönümünde, olaylarının mahkeme sürecinde Baş Hakim olan emekli Koramiral Fahri Çoker'in, ölümünden sonra yayınlanmak koşuluyla Tarih Vakfı'na bağışladığı belgeler de halka açılıyor. Arşiv, yaklaşık 250 fotoğraf ile soruşturma ve mahkeme süreciyle ilgili belgelerden oluşuyor. Arşiv sergisi, Karşı Sanat Çalışmaları Galerisi’nde 24 Eylül’e kadar açık.