82. Fransa - Almanya Zirvesi

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tavır ve jestleriyle büyük bir uyum sergilerken, iki liderin kapalı kapılar ardında kritik konuları ele aldıkları dikkatlerden kaçmıyor. Bunların başında Alman - Fransız ortaklığındaki Aventis ilaç firmasının Fransız Synthelabo firması tarafından yutulması gelmekte. Berlin’deki ekonomi çevreleri ise Fransız hükümetinin Synthelabo’dan yana tavır koymasını, özellikle Almanya’da yitirilen işyerleri açısından eleştirmişti.

Ancak konu iki lider arasında konunun tatlıya bağlanmış görünüyor. ”Durumun artık açıklığa kavuştuğu söylenebilir” sözleriyle iyimserliğini vurgulayan Chirac, Aventis ile Synthelabo arasında varılan anlaşmanın, Almanya’daki işyerlerinin ve araştırma merkezinin varlığını koruması konusundaki güvenceyi de içerdiğini kaydettikten sonra, ”Bu devir işleminin Almanya açısından sorun oluşturduğunu Başbakan Schröder söyledi ve bunu anlayışla karşılıyorum. Ancak bu aşamada tüm pürüzlerin halledildiğini söyleyebilirim” dedi.

İstikrar Paktı sorunu

İki liderin görüşmesi sonrası düzenlenen basın toplantısında ise Almanya ve Fransa için sorun yaratan AB İstikrar Paktı konusuna Başbakan Gerhard Schröder değindi. Schröder, ekonominin önünü açmak için izlenen sıkı tasarruf politikasında bazı gevşetmelere gidileceği haberlerini doğrulayarak şöyle konuştu:

”Şu aşamada istikrar paktının bizlere sunduğu imkanlardan, biraz da ekonomik kalkınma yönünde yararlanmanın yollarını aramalıyız. Çünkü bu paktın tam tanımı, bunun altını önemle çiziyorum: Ekonomik istikrar ve kalkınma paktıdır. Sayın Devlet Başkanı’nın da söylediği gibi bizim, pakt kriterlerini tüm Avrupa ülkelerinin kalkınması yönünde de işletmemiz gerekir.”

Irak'taki gelişmeler

Irak’taki güncel gelişmelere de değinen iki lider, Irak’ta bir Amerikan vatandaşının kamera önünde kafası kesilerek hunharca öldürülmesi ve cezaevlerinde ortaya çıkan işkence olaylarını kınadıklarını bildirdiler.

Başbakan Schröder, tarihe karıştığı sanılan bu gibi gelişmelere anlayış göstermenin mümkün olmadığını söylerken, ABD’nin güçlü demokrasisiyle işkence olaylarını kısa sürede tümüyle aydınlığa kavuşturacağına inandığını bildirdi.