1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Aşırı sağa tepki göstermek yetmez

Heinz Dylong24 Ocak 2005

Almanya’nın Saksonya eyaleti parlamentosunda aşırı sağcıların yol açtığı skandalın yankıları sürüyor. Cuma günü eyalet parlamentosunda Yahudi soykırımı kurbanlarını anmak için yapılan bir dakikalık saygı duruşuna katılmayan Nasyonaldemokrat partili 12 milletvekili, ardından Dresden şehrinin İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanması konusundaki tartışma oturumunda sansasyonel ifadeler kullanmıştı. Nasyonaldemokrat partili milletvekilleri, Dresden şehrini bombalayan Amerikan ve İngiliz müttefik güçleri bombalı soykırım ve kitle katliamı yapmakla suçlamış müttefik güçlerin Almanya’ya yaptıklarını Yahudi soykırımı ile aynı kefeye koymuştu. Bu ifadeler Almanya’da yoğun tepkiye

https://p.dw.com/p/AZz4

, hatta partinin yasaklanması tartışmalarına yol açtı. DW’den Heinz Dylong şimdi sunacağımız yorumunda tepkilerin yerinde olduğunu, ancak tek başına yeterli olmayacağını belirtiyor.

Ortada tartışacak birşey yok. Saksonya eyalet parlamentosundaki Nasyonaldemokrat partili milletvekillerinin davranışı tahammül edilemez nitelikte. Önce Yahudi soykırımı kurbanları anısına saygı duruşuna katılmayı reddettiler, sonra Dresden şehrinin İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanması konulu oturumda Dresden bombardımanını soykırımla aynı kefeye koydular. Dresden’in bombalanmasını ‚bombalı soykırım’ diye nitelediler, sivil halka karşı sanayinin gaddarca planladığı kitle katliamı olduğunu söylediler, müttefik güçleri kitle katliamı yapmakla suçladılar.

1945 Şubatı’nda Dresden’e yapılan bombardıman hiçbir şekilde önemsiz ve zararsız olarak gösterilmemelidir. Tıka basa mültecilerle dolu bir şehre saldırmanın askeri ölçütlere göre de bir anlamı yoktu. Bu saldırıda 35 binden fazla kişi öldü. Bu noktada şikayet edilebilir, hatta edilmelidir de. Ancak yine de Yahudi soykırımı çerçevesindeki kitlesel cinayetler ve zulümle hiçbir şekilde aynı kefeye konulamaz. Yahudi soykırımı, tarihin eşi benzeri olmayan bir dip noktasıdır. Dresden’e bombalı saldırı gereksiz ve korkunç bir operasyondu. Ancak temel nedeni, Almanya’nın yol açtığı İkinci Dünya Savaşı idi. Dresden bombardımanının kurbanları anılırken bunun akıldan çıkarılmaması gerekir.

Ancak aşırı sağcı Nasyonaldemokratlar bu tür düşüncelere tamamen yabancı. Onların çarpık düşünce tarzları gözönüne alındığında bu, kimseyi de şaşırtmamalı. Ancak asıl düşündürücü olan, Nasyonaldemokrat Parti’nin, bu tür ifadeler nedeniyle seçmen kaybına uğrama korkusu duymamasıdır. Parti, Saksonya eyaletindeki parlamento seçimlerinde eylül ayında yüzde 9’un üzerinde oy aldı. Gerçi bu, oy verenlerin hepsinin aşırı sağcı olduğu anlamına gelmiyor. Seçmenlerin önemli bir bölümü, Berlin hükümetinin sosyal reformlarına protesto için aşırı sağcılara oy verdi. Ancak bu partinin aşırı sağcı tutumunun seçmenleri korkutmaması dehşet verici bir durum. Nasyonaldemokrat Parti, 60’lı yıllarda da Almanya’da geçici bir yükseliş yaşamıştı. O dönemde Nasyonaldemokratlar’a oy verenlerin çoğunun eski Naziler olduğu söylenebilirdi. Ancak bu açıklama bugün için mümkün değil. Almanya Yahudiler Konseyi Başkanı Paul Spiegel, Yahudi ve yabancı düşmanı düşüncelerin uzun süreden beri toplumun üst katmanlarında yeniden kabul görmeye başladığını belirtiyor.

Bu ifade, sadece aşırı kötümser bir tutum olarak görülmemeli, daha çok, ülkedeki demokratik parti ve demokratik kamuoyunu harekete geçmeye çağıran bir saptama olarak algılanmalı. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin, toplama kamplarının kurtarılmasının 60 yıl sonrasında artık aşırı sağcı görüşlere karşı aktif bir mücadelenin yolu aranmalı. Almanya Nasyonaldemokrat Partisi’nin yasaklanması girişimi, tanık olarak çağırılan parti üst düzey yöneticilerinin Alman istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Teşkilatı’na bağlantı adamı olarak hizmet verdiklerinin ortaya çıkması üzerine iki yıl önce fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Partinin yasaklanması yeniden gündeme gelmelidir. Eski hatalar tekrarlanmamalı ve aşırı sağcılığa karşı kesin gerekli düşünsel mücadeleye hız verilmelidir.