1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Anayasası Fransa'da zorlanıyor

Derleyen: Murat Çelikkafa10 Mayıs 2005

Fransa’da 29 Mayıs’ta yapılacak AB Anayasası referandumu öncesinde son yapılan anketler “evet“ ve “hayır“ oylarının başa baş gittiğini gösterirken, tartışmalar, Anayasa ekseninden giderek uzaklaşarak işsizlik, Türkiye’nin AB üyeliği ve Cumhurbaşkanı Chirac’a duyulan tepkilere yoğunlaşıyor.

https://p.dw.com/p/Aaqj
Fransa'da hükümet Anayasa'nın referandumdan geçmesi için çaba içinde.
Fransa'da hükümet Anayasa'nın referandumdan geçmesi için çaba içinde.Fotoğraf: AP

Fransa’da Avrupa Anayası’na cephe alanların kampanya boyunca ileri sürdükleri argümanlara bakıldığında, daha ziyade iç politikayla ilgili konuların öne çıktığı görülüyor. Bu bakımdan sol eğilimli seçmenler arasında “hayır“ diyenlerin daha fazla olması da basit bir tesadüf olarak algılanmıyor. 2002’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda Jacques Chirac ancak yüzde 20 dolayında oy alabilmişti.

Chirac’ın buna rağmen ikinci turda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının tek nedeni, karşısında aşırı sağcı lider Jean-Marie Le Pen’den başka bir alternatifin bulunmamasıydı. Tasvip etmemelerine rağmen mecburiyetten Chirac’a oy verenler, şimdi ona karşı Anayasa kozunu kullanmak istiyor.

Ekonomik tartışmalar

Ülkede işsizlik sorununa bir türlü çözüm bulunamaması, hayırcıların ekmeğine yağ süren bir başka faktör. Anketlerde puan kaybettiği gözlenen Başbakan Jean-Pierre Raffarin bile geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, hükümetin, istihdam ile ilgili hedeflerini gerçekleştiremediğini kabul etmek zorunda kalmıştı.

Kontrolsüz bir kapitalizmin ekonomide yol açacağı tahribat, Fransızlar’ın bir başka endişe konusu. AB Komisyonu’nun İç Pazarlardan Sorumlu eski Komisyon Üyesi olan Frits Bolkestein’ın öncülük ettiği “hizmetler sektörünün liberalleştirilmesi“ çalışmalarının Avrupa Anayasası tarafından desteklendiği yönündeki kampanya, halkın Anayasa’ya “ret“ oyu verme eğiliminde etkili oluyor. Chirac ve Raffarin’in bunun tam tersini savunarak Anayasa’nın sosyal haklar konusunda “liberal değil, güven artırıcı önlemler içerdiği“ şeklindeki karşı savlarının ne kadar etkili olacağı ise meçhul.

Türkiye’nin AB üyeliği

İç politikadaki bu tartışmaların yanı sıra özellikle Türkiye’nin AB üyeliği de Fransa’daki Anayasa tartışmalarında polemik konusu yapılıyor. Büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkeye karşı duyulan güvensizlik ve Avrupa’ya ucuz Türk işgücünün akın edeeceğine yönelik endişelerin körüklenmesi, Anayasa karşıtlarının en önemli propaganda malzemeleri arasında.

Türkiye ile ilgili tartışmaların büyümesi üzerine Anayasa’yı tehlikeye atmak istemeyen Cumhurbaşkanı Chirac, Türkiye’nin üyeliği sözkonusu olduğunda, bu konuyla ilgili de referandum yapılacağı sözünü vererek seçmenlerin yüreğine su serpmeye çalıştı.

Anketler başa baş

Son yapılan kamuoyu yoklamaları, referanduma üç hafta kala “evet“ ve “hayır“ oylarının başa baş gittiğini gösteriyor. Ancak AB kulislerinde, sandıktan çıkacak “hayır“ sonucunun muhtemel etkileri üzerinde de kafa yoruluyor. Bu konuda değişik görüşler ileri sürülmekle birlikte tüm siyaset bilimci ve politikacıların üzerinde birleştiği husus, bunun Birlik içinde büyük bir krize neden olacağı.

Gözlemciler, Fransızlar’ın tercihlerini “hayır“dan yana kullanması durumunda, bunun herşeyden önce Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girme tarihini geciktireceğine dikkat çekiyor. Avrupalı liderlerin konuyla ilgili özel bir zirve yapmaları dışında, olası “ret“ sonucuna karşı ortada herhangi bir “B Planı“ bulunmadığına da vurgu yapılıyor.

Dikkatler Fransa’da

Fransa’daki referandumdan çıkacak olumsuz bir sonucun, Avrupa Anayasası’nı referanduma götürecek diğer Birlik ülklerindeki oylamaları da tehlikeye atacak boyutlara ulaşmasından endişe ediliyor. Fransa’dan hemen sonra, 1 Haziran’da Hollandalılar sandık başına giderken, Lüksemburg halkı da 10 Temmuz’da tercihlerini belirleyecek. İngiltere, Danimarka, Portekiz ve Polonya da Anayasa konusunu halkın oyuna sunucak ülkeler arasıda.

Fransızlar’ın olası bir “hayır“ tercihinin, bu ülkelerde de “domino etkisi“ yapmasından korkuluyor. Ancak Fransa ve diğer Birlik ülkelerindeki referandumlar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, kesin olan tek şey, Avrupa Anayasası’nın bir kez daha tartışmaya açılması ihtimalinin bulunmaması. Aksi halde, büyük zorluklarla üzerinde mutabakat sağlanan ortak Anayasa, AB için uzun bir süre daha hayal olarak kalmaya devam edecek.