AB bütçe çıkmazında

„Avrupa Birliği bütçe krizini bir türlü aşamıyor. AB dışişleri bakanlarının Brüksel’de düzenledikleri olağanüstü toplantıda, bütçe sorunu halledilemedi. Bu da, bir hafta sonra yapılacak olan Avrupa Birliği Zirvesi’nin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açabilir. Bütçe tarşıtaşmalarını çıkmaza sokmakla suçlanan İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, planlarını yeniden gözden geçireceklerini duyurdu. Amu bunun için çok az vakit var…

Brüksel’de bir araya gelen AB dışişleri bakanları, Dönem Başkanı İngiltere’nin 2007-2013 yılları için hazırladığı yeni bütçe üzerinde anlaşmadı. Doğu Avrupa ülkelerine mali yardımın kısıtlanmasını isteyen İngiltere, diğer üyelerden tepki gördü. Aralarında Almanya’nın da bulunduğu sadece beş ülke, İngiltere’nin önerisini kısmen de olsa destekledi.

Altı ayda bir el değiştiren AB Dönem Başkanlığı tarihinde, hiçbir ülke İngiltere kadar bencil ve çelişkilerle dolu bütçe önerileriyle çıkagelmedi. Oysa AB Dönem Başkanı olarak İngiltere Başbakanı Tony Blair, tarafsız davranmalı ve sadece kendi cüzdanını düşünmemeli. Bu talihsiz davranışlarının altında, iç politik nedenler yatıyor.

Blair, kendi maliye bakanı ayrıca parti içindeki rakibi, AB’ye şüpheci yaklaşımıyla bilinen Gordon Brown’a karşı mücadele ediyor. Blair’in koltuğuna göz diken Brown, uygun zamanı kolluyor. Ve Tony Blair’in bütçe meselesinde geri adım atması, seçmenleri tarafından ihanet olarak değerlendirilir. Bu da Blair için siyasi intiharla eşdeğer. Bir zamanlar İngiltere’yi Avrupa Birliği’nin merkezine oturtma iddiasında olan Blair’in Avrupa politikası başarısızlığa uğrayacak gibi görünüyor.

AB Komisyonu Bütçe Sorumlusu Dalia Grybauskaite, dönem başkanı için “İnandırıcı ve samimi değil,“ tanımlamasını yaptı. Litvanyalı olan Grybauskaite, İngiltere’nin fakir ülkelerin sırtından geçinmek istemesi karşısında haklı olarak küplere biniyor.

İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un çaresizlik içinde yaptığı, „Bu sorunlar önceki dönem başkanı Lüksemburg’dan miras kaldı,“ açıklaması da komik olmaktan öteye geçemiyor. Zira vaktinde, Lüksemburg’un uzlaşma önerisinin başarısızlığa uğramasının müsebibi, itiraz eden İngiltere’dir. Fakat Hollanda, İsveç ve İspanya da öneriye karşı çıkmıştı. Yani başarısızlığın tek sorumlusu İngiltere değil. Fransa ve Almanya’nın tarım sübvansyonları konusundaki ısrarını da unutmamak gerek. Çiftçiler sübvanse edildiği sürece, İnglizler indirimden vazgeçmek niyetinde değil ve ellerindeki bu kozu da kaybetmek istemiyorlar.

Fransa ve diğer AB üyelerinin, Hongkong’ta yapılcak Dünya Ticaret Örgütü Zirvesi yüzünden çekişmesi, bütçe tartışmalarını daha da alevlendiriyor. Fransa, Blair’e yakınlığıyla bilinen AB Komisyonu’nun ticeretten sorumlu yetkilisinin, tarım konusunda kendi çıkarlarıyla ters düşen kararlar alabileceğini düşünüyor.

Ama Fransa’nın Almanya ile de sorunu var. İki ülke arasında süre gelen, restoranlarda katma değer vergisi sorunu, Brüksel Zirvesi’nin de önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak.

Hiç çıkar yol yokmuş gibi görünüyor. Hatta bir AB diplomatı yarı şaka, yarı ciddi, Zirve’yi hiç düzenlememenin en hayırlısı olacağını ima etti. Aslında en doğrusu bu galiba. Böylece en azından boşu boşuna masraf yapılmamış olur."