1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB genişleme yorgunu

Bernd Riegert / DW17 Mart 2005

AB, Hırvatistan’ın şimdilik dışarda kalmasına karar verdi. Müzakerelerin ertelenmesi kararını sadece Hırvatlar değil, Hırvatistan’ı tanıyanlar da yanlış olarak nitelendirdi. Hırvatistan hakkındaki karar, AB’ye girmeye hazırlanan ülkelerin endişelenmesine neden oldu. DW’nin Brüksel muhabiri Berd Riegert’in yorumu ise şöyle:

https://p.dw.com/p/AZxg

“Avrupa Birliği’nin üye sayısı 25’e çıkalı bir yıl bile olmadı. Bu genişleme sürecinin sorunları henüz hazmedilmedi. Brüksel’in işleyişinde sıkıntılar var. Eski ve yeni üyeler henüz birlikte çalışmayı öğrenemediler. Yeni üyeler, AB’nin tüm imkanlarından yararlanmak, eskileri ise kendi kazanımlarını korumak istiyor. AB’nin bütçe görüşmelerinde bu cepheler çok açık belli oluyor.

Genişlemenin yarattığı bu sorunlar, AB’nin yeni üyelere açılma hevesini azalttı. Bu genişleme yorgunluğunun kurbanı da Hırvatistan oldu. Hırvatistan, ekonomik ve politik reformları gerçekleştirerek Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirdi, ama son anda karşısına yeni bir engel çıkarıldı: Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ile işbirliğinin yetersiz oluşu. AB’nin bu kanıya varmasının nedeni, mahkemenin savaş suçlusu olarak aradığı Ante Gotovina’nın teslim edilmemesi.

Brüksel’deki AB diplomatları Hırvatistan’ın Gotovina’yı teslim etmeyip, kendilerine böyle bir fırsat yaratmasından çok memnun. Hala savaşın izlerini taşıyan Balkan ülkeleri Brüksel’den ne kadar uzak tutulursa, AB’nin 25 üyeye çıkmanın sorunları ile başedebilmesi için o kadar vakti olacak.

Daha sırada Bulgaristan ve Romanya var. Üyelik müzakerelerini başarı ile tamamlayan bu iki ülke ile Nisan ayında üyelik sözleşmesi imzalanacak ve 2007 yılında da üye olacaklar. AB, Romanya için de yeni koşullar öne sürüyor: Bükreş, rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede başarılı olduğunu gösteremezse beklemek zorunda kalacak.

Daha da önemlisi Türkiye ile başlanması planlanan üyelik müzakereleri. AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları müzakerelere 3 Ekim’de başlanabileceğini kararlaştırdılar, ama Ankara’nın o tarihe kadar zor bir sorunu çözmesi gerekiyor: Kıbrıs sorununu.

AB, şu anda içinde bulunduğu durum itibariyle, Türkler’in Kıbrıs sorununun çözümünü geciktirmesine hiç kızmayacaktır. İstanbul’daki kadın hakları gösterisinde yaşanan olaylar, Brüksel’de Türkiye’nin AB’ye hazır olmadığını düşünenleri güçlendirdi. Komisyon ve parlamento, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hızlı başladığı reformları yavaşlattığı görüşünde.

Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin üyeliğine karşı olanlar, Hırvatistan’ı reddedip, demokrasi ve insan hakları konusunda daha büyük sorunları olan Türkiye ile müzekerelere başlanmasının mümkün olmadığı, çifte standarta izin verilmemesi gerektiği görüşündeler.

Avrupa’nın öncülüğüne soyunan Almanya - Fransa ikilisi ise şu anda ekonomik sorunlarla boğuşuyor ve sadece konjonktürün düzeltilmesini hedefleyen Lizbon gündemini önemsiyor. Yeni üyelerin uyumu ve genişleme konusu Avrupa Anayasası’nın kabulünden sonra ele alınacak.“