1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Kalkınma Bakanları toplantısı sona erdi

Bernd Riegrt26 Ekim 2005

AB’ne bağlı kalkınma bakanlarının İngiltere’nin Leeds'teki toplantısı dün sona erdi. Görüşmelerin odak noktasında, AB kalkınma yardımlarının daha iyi koordine edilmesi bulunuyordu. Birliğin finans kasalarının sıfırı tüketme olduğu göz önüne alındığında, kalkınma yardımlarının neden daha iyi koordine edilmesi üzerinde kafa yorulduğu da daha iyi anlaşılıyor. DW Brüksel bürosundan Berd Rigert’in konuya ilişkin yorumunu sunuyoruz:

https://p.dw.com/p/AZsz

2005, kalkınma yardımları için iyi bir yıldı. AB, Afrika kıtasına yardımlarını iki kat artırma taahhüdünde bulunurken, sanayisi gelişmiş 7 ülke ile Rusya’nın oluşturduğu 8’ler Grubu da, dünyanın en yoksul ülkelerinin 55 milyar dolar hacmindeki borçlarını silmeyi kararlaştırmışlardı. Uluslararası Topluluk, BM Zirve Toplantısı’nda dünyadaki en yoğun yoksulluğu 10 yıl içerisinde yarıya irdirme taahhüdünde bulunmuştu. Bu açıklamalar işin teorik yanı… Gelelim işin pratiğine… .

Yapılan taahhüdlerin yerine getirilmesi konusunda Avrupa’nın yükümlülüğü devam ediyor, ancak henüz mali kaynak biraraya getirilmiş değil!. Nereden kaynak bulunacağı konusu üzerinde de tartışılıyor. Kalkınma yardımlarının artırılması için yeni vergi ve gelir kaynaklarının bulunması gerekiyor. Bu yöndeki ilk girişim olan, uçak yakıtları vergisi, ya da biletlerden elde edilecek gelir önerisi, maliye bakanlarının direnişiyle karşılaştı.

Asıl önemli olan ise, sadece hangi miktarlarda para toplanacağı değil, bu paraların nasıl kanalize edileceği. İşte bu noktada AB ülkeleri daha verimli bir işbirliğine gitmek istiyorlar. Leeds kentinde, bu hedefe yönelik bir strateji planı hazırlandı. Zira, birlik üyesi ülkelerin finans kasalarının boş olduğu, her ülkeden herşeyin beklenemeyeceği biliniyor. Bu yüzden de tek tek ülkelerin uzmanlık alanları oluşturması, bunların belirli bölgelerdeAB adına faaliyette bulunmaları öngörülüyor. Örneğin 15 AB ülkesinin Tanzanya’daki sağlık sektörünü düzeltmeye çalışması gibi bir faaliyete bundan sonraki dönemde izin verilmeyeceği vurgulanıyor.

AB’nin, finans yardımları, borçların silinmesi ve özellikle adil bir ticaret politikasından oluşan üçlü bir mekanizmayı uygulamaya koyması gerekiyor. AB kalkınma bakanları, devam etmekte olan dünya ticaretine ilişkin tartışmalarda yoksul ülkelere daha fazla taahhütte bulunmak istiyorlar. Ancak başta Fransa’nın dışişleri ve ticaret bakanları, ülkeyi zarara uğratmamak için tarım ekonomisinde frene basıyorlar. Dünya ticaret görüşmeleri bu noktada başarısızlığa uğrayacak olursa, bu durum AB’nin geri adım atmasına ve güvenirliliğinin zarara uğramasına yolaçacak.

Akılcı, koordineli ve sürekliliği olan kalkınma politikaları ile örneğin Afrika’daki yaşam koşulları iyileştirilmiş olacak. AB’nin burada kendi büyük çıkarı da sözkonusu, çünkü böylelikle Avrupa’ya göçmen akımı da önlenmiş olacak.

AB’ne bağlı kalkınma bakkanları, büyük projelerin ancak, yoksul ülke hükümetlerinin bu projelere sahip çıkmaları ile başarıya ulaşabileceğine de dikkat çekiyorlar. Savaş bölgelerinde ve yolsuzlukların hüküm sürdüğü ülkelerde hiçbir gelişme olmayacağı açık! Bu yüzden buralarda Avrupa’lı vatandaşın vergilerinden elde edilen gelirleri heba etmemek gerekmekte.