1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB kimyasallara karşı harekete geçti

Kerstin Steinbrecher21 Nisan 2004

Havada, suda ya da tozda, artık her yerde kimyasal madde artıklarına rastlanıyor. Avrupa’da her yıl 400 milyon ton kimyasal madde üretiliyor. AB, yeni bir düzenlemeyle soruna çare bulmayı amaçlıyor.

https://p.dw.com/p/AbJT
Kimyasallara karşı mücadele, Doğal Hayatı Koruma Vakfı öncülüğünde yürütülüyor
Kimyasallara karşı mücadele, Doğal Hayatı Koruma Vakfı öncülüğünde yürütülüyor

Kimya sanayiine ve ithalatçılara, ürettikleri ya da ticaretini yaptıkları maddelerin insana zarar vermeyeceğini kanıtlama yükümlülüğü getirilecek. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) gibi çevre koruma örgütleri, AB içindeki sanayi lobilerinin çıkardığı zorluklara rağmen, bu düzenlemenin bir an önce yürürlüğe girmesini talep ediyor.

WWF, kimyasal maddelerin ne kadar tehlikeli olduğunu kanıtlamak amacıyla, geçen yıl 40 kadar Avrupa Parlamentosu milletvekilinden kan alarak, laboratuarda inceletti. Sonuçlar Strassburg’da açıklanacak.

Kanda kimyasal madde

Bir benzin istasyonunun yanında büyüdüğünü ve tabii çeşitli kimyasal maddelerden etkilenmiş olabileceğini belirten Alman AB milletvekili Bernd Lange, sonucu büyük bir merakla beklediğini söylüyor. Basına yansıyan haberlere göre, 48 yaşındaki Lange’nin ve teste katılan diğer milletvekillerinin kanında, yüksek dozda kimyasal madde bulunmuş. Kan tahlilinde, aralarında oyuncakların da bulunduğu birçok plastik ürünün ihtiva ettiği ve plastiğin esnek kalmasını sağlayan yumuşatıcıya rastlanmış.

Sözkonusu yumuşatıcı, katıldığı maddeye bağlı olmakla kalmıyor, zaman içinde çevreye de yayılıyor. İnsan organizmasına girmesi durumunda, hormon sistemine zarar verebiliyor. Hatta bazı yumuşatıcı maddelerin erkeklerde kısırlığa bile yol açtığı belirtiliyor.

Avrupa milletvekillerinin kanında rastlanan diğer kimyasal maddeler arasında, DDE olarak adlandırılan ve 1970’li yıllarda Almanya’da yasaklanan böcek ilacı DDT’nin benzeri madde de bulunuyor. Hayvanlarla yapılan deneyler, bu maddenin sinir sistemine zarar verdiğini kanıtlıyor. Kan tahlillerinde bulunan diğer kimyasal maddelerin ise kanserojen olduğu tahmin ediliyor.

Kimyasalların kalıcılığı kaygılandırıyor

Kimyasal maddelerin gittikçe daha yoğun dozlarda çevreye sızması ve kalıcı olması kaygı uyandırıyor. WWF’den Michael Warhurst, çevreye karışan yeni kimyasal maddelerin kalıcı olduğuna, kolay kolay yok olmadığına dikkat çekiyor ve daha tehlikesiz alternatiflerin aranmasına şimdiden başlanmasını talep ediyor.

AB bu amaçla, sık kullanılan kimyasal maddelerin kayda geçirilmesini ve analiz edilmesini zorunlu kılmayı tasarlıyor. Böylece zararlı maddelerin zaman içinde piyasadan çekilmesi, daha tehlikesiz maddelerin devreye sokulması planlanıyor. AB’nin getirmeyi planladığı yeni düzenleme kapsamında yapılacak testlerin masrafını ise, kimya kuruluşlarının üstlenmesi öngörülüyor. Buna sıcak bakmayan sanayi kuruluşları ise, Brüksel ve Berlin’de yoğun lobi girişimlerinde bulunuyor.