AB Komisyonu'na üç yeni isim

Futbolcular önemli bir maça hazırlanırken, rakiplerinin oynadığı son karşılaşmaya ait kasetleri saatlerce analiz edip, en uygun maç taktiğini oluşturmaya çalışır. İşte AB Komisyonu için Jose Manuel Barroso tarafından önerilen üç yeni isim de kendileri için büyük önem taşıyan Avrupa Parlamentosu sınavına hazırlanırken, büyük bir olasılıkla bu yola başvurdular. Geçtiğimiz Ekim ayında Avrupa Parlamentosu’nda adayların teker teker dinlendiği oturumlarda yaşanan hararetli tartışmaların ve sorulan soruların kaydedildiği video görüntüleri, böyle bir hazırlık için iyi bir kaynak oluşturuyor. Avrupalı parlamenterlerin soru bombardımanına hedef olan komisyon adaylarının adeta bunaltıldığı sözkonusu oturumlar incelendiğinde, üç yeni ismin dikkat etmesi gereken noktalar kendiliğinden ortaya çıkıyor aslında.

Parlamentoyu hafife almamak gerekiyor

Öncelikle Avrupa Parlamentosu’nu kesinlikle hafife almamak gerekiyor. Özellikle Barroso tarafından daha önce Komisyon’un enerji işlerinden sorumlu üyeliği için önerilen Macaristan eski Dışişleri Bakanı Laszlo Kovacs için bu kural çok önemli. Zira Kovacs, ilk kez parlamenterlerin karşısında çıktığında oldukça hazırlıksız görünüp kafalarda bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olacak bir açıklama yapmıştı:

”Akademik bir açıdan değerlendirildiğinde, sanırım su ile ilgili düşüncelerimde bir yanılgı sözkonusu. Özür dilerim ama ben ne bir akademisyenim ne de enerji uzmanı.”

Bu ifadeler karşısında pekçok parlamenterin ”iyi de o zaman neden AB Komisyonu’nun enerji işlerinden sorumlu üyesi için Kovacs önerildi?” şeklindeki soruları pek de haksız sayılmazdı. Nitekim, bu görev için uygun olmadığını Barroso da kabul edip onu bu kez vergi ve gümrüklerden sorumlu üye olarak önerdi. Ancak Sosyal Demokrat Macar politikacının özellikle muhafazakarların soruları karşısında soğuk terler dökmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Çünkü muhafazakarlar, hala Hristiyan Demokrat Buttiglione’nin harcanmasını hazmedebilmiş değiller.

İtalya geri adım attı

İlk kez parlamenterlerin karşısına çıkacak diğer iki aday da ilk tur oturumlardan gerekli dersleri çıkarmış olmalı. Özellikle İçişleri ve adaletten sorumlu komisyon üyeliği için önerilen İtalyan Franco Frattini’nin, vatandaşı Buttiglione’nin savunduğu görüşlerden kendini tümüyle soyutlaması akıllıca bir taktik olacaktır. Hatırlanacağı gibi Buttiglione’nin eşcinselliğe karşı olduğunu, kadınların ise sadece çocuk doğurmaya yarayacağını söylemesi, Parlamento’da fırtınalar koparmış, sonuçta Barroso, 24 kişilik komisyon listesini tümüyle geri çekmek zorunda kalmıştı.

AB Komisyonu üyeliği için önerilen isimlerin teker teker veto edilmesi mümkün değil. Parlamenterler önerilen isimlerin tümü için ya kabul ya da red oyu kullanmak zorundalar. Ancak geçen ay yaşanan Buttiglione vakasından sonra Sosyalistler ile Liberaller daha ılımlı bir çizgiye gelmiş gibi görünüyor. Bu da Jose Manuel Barroso ve ekibinin, ikinci denemede Avrupa Parlamentosu’nda geniş bir kabul görmesi olasılığını artırıyor.