1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1711 EU Moskau

Christoph Hasselbach15 Kasım 2008

AB, mevcut sorunlara rağmen Rusya ile askıya aldığı ortaklık müzakerelerini yeniden başlatıyor. DW’den Christoph Hasselbach yorumunda “AB doğru bir adım attı” diyor.

https://p.dw.com/p/FvTx
DW Brüksel editörlerinden Christoph Hasselbach, hem AB'nin hem de Rusya'nın birbirine ihtiyacı olduğu görüşünde
DW Brüksel editörlerinden Christoph Hasselbach, hem AB'nin hem de Rusya'nın birbirine ihtiyacı olduğu görüşündeFotoğraf: DW

“Rusya geçtiğimiz haftalarda AB’yi yeterince fazla zorladı. Gürcistan’ın iki ayrılıkçı bölgeyi tekrar kontrolü altına alma çabasına abartılı bir askeri müdahaleyle karşılık verdi. AB Dönem Başkanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin ateşkes için arabuluculuk çabalarına Gürcistan’ın iç kesimlerinden çekilerek yanıt veren Rusya, beraberinde Güney Osetya ve Abhazya’daki askeri birliklerinin sayısını arttırdı. Moskova ardından uluslararası alanda bu iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığını tanıdığını duyurdu.


AB’nin bu gelişmeler üzerine Rusya ile planlanan ortaklık anlaşması için yürütülen müzakereleri durdurma kararı, anlaşılır bir durum. Kendileri de bir dönem Sovyet yönetimi altında acı çekmiş olan AB’nin Doğu’daki yeni üyeleri böyle bir karar için baskı oluşturdular: Rusya dışlanmalıydı!


Peki, AB’nin bu yöndeki protestosu ne işe yaradı? Kafkaslardaki durumun iyileşmesi için herhangi bir etkisi olduğu söylenemez. Rusya Devlet Başkanı bir sonraki adım olarak, ABD'nin Çek Cumhuriyeti ve Polonya'da füze kalkanı kurması durumunda kısa menzilli füzelerini Kaliningrad bölgesine yerleştirileceğini duyurdu. Bu çekişme ilk bakışta AB ile doğrudan ilgili olmasa da, Rusya’nın -gerçek ya da önlenebilir- provokasyonlara ağır tepki verdiğini bir kez daha ortaya koyuyor.


Rusya’nın AB ile müzakerelerin yeniden başlatılması için hiçbir zahmete girmemesine rağmen şimdi AB tüm öfkesini sineye çekerek, Rusya’ya yeniden müzakerelere başlanması önerisini getirdi. Bu konuda Baltıklar, Polonyalılar ve Çekler, diş bileseler de AB’deki büyük devletlerin reel politik baskılarına boyun eğmek zorunda kaldılar. Ancak AB’nin bu adımı doğru muydu? Zira Moskova’ya verilen bu mesaj, hiçbir şeyi dert etmeden istediğini yapma serbestisi anlamına gelmez mi?


AB’nin bu adımı kesinlikle doğrudur. Çünkü mevcut durum tüm taraflar için tamamen değişti. Zira Kafkaslar’daki savaşla başlayan süreç mali krize uzandı. Mevcut ekonomi krizi ABD’yi olduğu kadar AB’yi, hatta belki de AB’den çok Rusya’yı vuruyor. Dünya ekonomik konjonktürü parlak günlerini yaşarken Rusya başlıca ihracat kaynağı doğal gaz ve petrol için yüksek fiyatlar talep edebiliyordu. Şimdi dünya resesyona sürüklenir ve enerji fiyatları düşerken, Rus ekonomisinin ne kadar yara almaya müsait olduğu ortaya çıkıyor. AB ise buna ilave olarak Rusya’ya enerji alanındaki bağımlılığını azaltma gayretinde.


Ekonomik darboğaz Rusya’da çabucak siyasi istikrarsızlık ve hoşnutsuzluğa yol açabilir. Bu da, Avrupa’nın doğusu ve aslında böylece Avrupa’nın tamamında bir istikrarsızlık tehlikesi anlamına geliyor. Moskova her ne kadar yağıp gürlese de, yönetim en geç bu sonbahardan beri iki tarafın da birbirine ihtiyaç duyduğunun farkında.


İşte bu yüzden AB’nin Moskova’ya yönelik attığı ilk adım her iki taraf için de olumlu sonuç vermeli. Ancak bunun için yeni başlanan diyalog sürecinde sorunları doğrudan ortaya koymak kesinlikle şart. Çünkü böyle bir yaklaşım uzun ve zorlu bir ihtilaf sürecinin gerçek başlangıcını oluşturacaktır.“