1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB spekülasyona set çekiyor

16 Eylül 2010

Riskli ve anlaşılması güç senetlerle yapılan sınırsız ticarete gem vuruluyor. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu devasa finans krizinin tekerrürünü önlemek için yeni kurallar hazırladı. Mischa Erhardt'ın haberi.

https://p.dw.com/p/PDmG
Fotoğraf: AP

Komisyon öncelikle finans türevleri ve değişken değerleri takas etme amacıyla borsa dışında alınıp satılan riskli kredi poliçelerini gözüne kestirdi.

Finans dünyasının en büyük ve en başarılı yatırımcılarından Warren Buffet, finans piyasasının türev enstrümanlarını, ‘mali kitle imha silahları’ olarak adlandırmıştı. Bu ifadedeki gerçek payı, finans türevlerinin kaldıraç etkisi yapmasında yatıyor. Az zahmetle büyük etki yaratmak buna denir.

Alman Borsa Enstitüsü Başkanı Franz-Josef Leven, bu enstrümanların kaldıraç etkisi sayesinde finans piyasasında kumar oynamaya son derece elverişli olduğunu şöyle anlatıyor:

"Bir hisse senedini satma ya da satın alma hakkı da bir türevdir. Ve bu hakkın değeri de, söz konusu hisse senedinin borsa kuruna göre artar ya da azalır. Ama değer dalgalanması, hisse senedininkinden çok daha fazla olur. İşte kaldıraç etkisinden bunu kastediyoruz."

Aşırı dalgalanma fiyat şişiriyor

Latince türetmek kelimesinden adını alan bu finans enstrümanları kullandıkları esas değerden türedikleri için bu adı almıştır. Finans türevleri, içerdikleri hisse senedi ya da ham maddenin fiyatına göre çok daha fazla dalgalandıkları için krizi hızlandırırlar.

Örneğin iki yıl önce Volkswagan hisseleri, opsiyon ve açıktan satış işlemleri yüzünden reel değerinden uzaklaşmış ve birkaç günde bin euronun üzerine çıkmıştı. Bir diğer örnek de sonradan milyarlarca dolarlık devlet yardımına muhtaç olan Amerikan sigortacılık devi AIG. Bu şirketin batmanın eşiğine gelmesinde de, kredi riski satış kontratları, yani bir çeşit kredi sigortası önemli rol oynamıştı.

Kimse kaybedebileceğini düşünmüyor

Münih’teki sermaye araştırmaları şirketinden Bernd Rudolph, krizin küreselleşmesinde, bu kumarı oynayanların, "nasıl olsa başkasının cebinden çıkar" düşüncesiyle davranmalarının payı olduğunu belirtiyor:

"Bütün kontratlar aynı zamanda paraya çevrilmek istendi ama senetleri ihraç edenler yükümlülüğünü yerine getirecek durumda değildi. Bu da krizin bütün dünyayı sarmasına yol açtı. Öncelikle de, işler kötü gittiğinden faturanın kendisine kesilmeyeceğini sananları."

Her yatırım kumar değildir

Her türev enstrümanının spekülatif olmadığı ve bu tür yatırım araçlarının aslında sağlam işlerden doğduğu da gerçek. Nitekim Ortaçağda da hammadde türevleri alınır satılırdı. Çiftçi tohumluğu vadeli alır, ürününü de vadeli satardı.

Günümüzde de örneğin havayolu şirketleri sağlam maliyet hesabı yapabilmek için hammadde piyasasında geleceğe yönelik kontrat yapıyor. Riskli işlemlerle arasındaki fark vadeli işlemin değerli bir maddeye dayanması. Riskli işlemlerde ise herhangi bir madde bahane ediliyor.

Örneğin, nikel. Bu hammadde bir kere kullanılmadan önce otuz kere el değiştiriyor. Borsa Enstitüsü uzmanı Leven türev enstrümanların en büyük zaafının borsada değil de, el altından alınıp satılması olduğunu belirtiyor. Borsada işlem görmeyen yatırım aracı şeffaflığını kaybediyor. İstatistiklere de yansımıyor. Bu durumda da, yatırımcı piyasada elindeki yatırım aracından ne kadar olduğunu kestiremiyor.

Kıssadan hisse

Yatırım türevlerinin sadece çok küçük bir bölümü borsada işlem görüyor. Şeffaf olmayan spekülatif yatırım işlemlerinin yıllık hacmi 600 trilyon doları buluyor.

Dünya gayrı safi hasılasının on katı bulan bu rakam, türev ve açıktan satış işlemlerinin ‘mali kitle imha silahı’ olmasa da işleyen saatli bomba kadar tahrip gücü içerdiğini göstermeye yeter.

© Deutsche Welle Türkçe

Mischa Erhardt, Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa