1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB “Türkiye“yi tartışıyor

Ajanslar12 Aralık 2006

AB dışişleri bakanlarının Türkiye ile müzakerelerin kısmen askıya alınması kararından sonra, Türkiye tartışmaları hız kesmedi. Brüksel’deki zirve öncesi yaptıkları açıklamalarda Türkiye’ye değinen AB liderleri, tam üyelik müzakerelerine ilişkin farklı görüşler dile getiriyor...

https://p.dw.com/p/AZaZ
AB liderler zirvesinde de Türkiye ile kısmen askıya alınan müzakereler ele alınacak
AB liderler zirvesinde de Türkiye ile kısmen askıya alınan müzakereler ele alınacakFotoğraf: AP

Brüksel’de 14-15 Aralık tarihlerinde yapılacak zirve öncesinde AB liderlerinin Türkiye’ye ilişkin açıklamaları dikkat çekiyor. AB dışişleri bakanlarının aldığı karara işaret eden AB liderleri, Türkiye ile kısmen askıya alınan müzakerelerin geleceğini tartışıyor.

Berlin’de düzenlediği basın toplantısında liderler zirvesinde Türkiye’nin yeniden gündeme geleceğini dile getiren Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'de gelecek yıl yapılacak seçimlerden dolayı ülkede hızlı gelişmelerin olacağına inanmadığını söyledi. Dışişleri bakanlarının aldığı kararı memnuniyetle karşıladığını kaydeden Merkel şunları söyledi:

“Türkiye, Ankara protokolünden kaynaklanan sorumluluğunu zamanında yerine getirmediği için bu, bir yandan akılcı bir karar oldu, diğer yandan da Kopenhag kriterlerine uygun olarak müzakerelerin eski haline dönmesine imkan tanıyor. Bu nedenle Kıbrıs konusundaki çok farklı görüşlere rağmen bir anlaşmaya varılmasını olumlu karşılıyorum. Bu gelişmelerin Kıbrıs konusuna da canlılık kazandıracağına inanıyorum.“

AB'nin üye ülke kabul etme yeteneğiyle ilgili olarak da tartıştıklarına işaret eden Merkel, "Avrupa'nın sınırları nasıl tanımlanmalı, AB'ye giremeyecek ülkelerle ne şekilde işbirliği yapılmalı diye tartışıyoruz. Bu çerçevede komşuluk politikasının da gittikçe daha fazla önem kazanacağına inanıyorum" dedi. Merkel Türkiye ile müzakerelerin ucunun açık sürdürüleceğini kaydetti.

Schüssel üyelikten şüpheli

Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel de Türkiye’nin üyeliğine kuşkuyla yaklaşıyor. "Türkiye ile müzakerelerin sonunda tam üyeliğin dışında bir şeyin çıkacağını" savunan Schüssel, Türkiye ile ucu açık müzakere kararı bulunduğuna dikkat çekti. Schüssel, “Ucu açık müzakere demek, sonunda tam üyeliğin dışında da bir şeyin çıkmasının mümkün olduğu demektir“ dedi.

Schüssel, "Türkiye ile müzakerelerin sonunda tam üyelik kararının çıkması halinde ise Avusturya'nın referanduma gideceğini" belirtti ve "referandum kararının parlamentodaki tüm partilerin oy birliğiyle aldığını" kaydetti. AB dışişleri bakanları toplantısında Türkiye ile 8 başlıkta müzakereleri dondurma kararının benimsendiğini anımsatan Schüssel, "Türkiye ile toplam 35 başlıkta müzakere yapılacağını dikkate aldığımızda, bundan sonra her başlığın açılmasında ve kapanmasında toplam 70 kez oydaşma sağlanması gerekiyor" dedi.

Blair: Stratejik hata olur

İngiltere Başbakanı Tony Blair ise Türkiye'ye sırt çevirmenin Avrupa Birliği için uzun vadede "büyük bir stratejik hata" olacağını savundu.

Blair, AB'nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin kısmen askıya alınmasına ilişkin görüşlere atıfta bulunarak, bunun "büyük bir stratejik hata" olacağını belirtti ve Türkiye'nin AB'ye girişine destek verdiğini söyledi. Başbakan Blair, Türkiye ile müzakereler konusunda, "Gelecekte değişik sorunlar hakkında ilerleme kaydedebileceğimizi umuyorum" dedi.

Finlandiya’nın çabaları sürüyor

Bu arada AB Dönem Başkanlığı görevini önümüzdeki ay başında Almanya'ya devredecek olan Finlandiya ise Türkiye ile en azından bir fasılda daha müzakerelerin açılmasını istiyor. Finlandiya’nın 14-15 Aralıkta yapılacak AB zirvesinin ardından önümüzdeki hafta bu yönde bir girişimde bulunulabileceği belirtiliyor.

AB ile bugüne kadar sadece bilim ve araştırma faslında müzakereleri tamamlayan Türkiye, Rumların engellemesi nedeniyle 12 Hazirandan bu yana hiçbir yeni fasılda ilerleme sağlayamadı. Tarama süreci ve diğer teknik çalışmaları tamamlanan eğitim ve kültür, ekonomik ve parasal politika, işletmeler ve sanayi politikaları ile mali kontrol gibi fasılların müzakerelere açılmasının önünde bir engel olmadığı, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn tarafından da dile getirilmişti.