1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB yeni ekonomik hedeflerini belirledi

Duygu Leloğlu / Brüksel23 Mart 2005

Brüksel’de sona eren AB hükümet ve devlet başkanlarının ilkbahar zirvesinde, AB’de kalkınma hızının 2010 yılına kadar yüzde 3 olarak hedeflerken, hizmet sektörünün liberalize edilmesi konusunda ise uzlaşma sağlayamadı. AB liderleri aynı zamanda müzakereleri ertelediği Hırvatistan’a uzman bir heyet göndermeye karar verdi…

https://p.dw.com/p/AauH
AB'de yeni işyerleri açılması planlanıyor...
AB'de yeni işyerleri açılması planlanıyor...Fotoğraf: AP

Avrupa, ekonomisine ivme kazandırmanın yollarını arıyor. 2010 yılında dünyanın en büyük ekonomisini oluşturma hedefine ulaşamayan AB, Brüksel’deki devlet ve hükümet başkanları zirvesinde “Lizbon hedefleri” adı verilen stratejisini gözden geçirdi. Buna göre kalkınma hızının 2010 yılına kadar yılda %3 olması hedefleyen AB, bu süre içinde Avrupa çapında 6 milyon yeni işyeri yaratılması planlanıyor. Ayrıca üyelerin, eğitim ve bilimsel araştırma çabalarına destek vermesi isteniyor.

AB, “Bolkenstein direktifi” olarak bilinen ve 2011 yılında uygulamaya girmesi beklenen “AB’de hizmetlerin tamamen liberalizasyonunu öngören direktif” üzerinde de değişiklikler yapma kararı aldı. Böylece direktif son haliyle rafa kaldırılmış oldu.

AB’de hizmet sektöründe çalışanların serbest dolaşımını öngördüğü için büyük gürültü koparan bu direktifin olduğu gibi benimsenmemesi, Almanya ve Fransa gibi işsizlik oranı yüzde 10’a ulaşan ülkeleri sevindirdi. Bu ülkeler, birlik içinde hizmetli maaşlarının arasında uçurumlar bulunması nedeni ile Doğu Avrupa’dan iş gücünün kendi ülkelerine akacağı tehlikesini yaşıyorlardı. Bu karar, 29 Mayıs’da yapılacak Avrupa Anayasası referandumundan “hayır” çıkacağı endişesini taşıyan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’a büyük bir hediye olarak algılandı.

İstikrar Paktı’nın sulandırılmasına onay

Avrupa Merkez Bankası’nın itirazlarına rağmen liderler, ortak para Euro bölgesine giren üye ülkelerin uyması gereken İstikrar Paktı kurallarını gevşetme kararından geri adım atmadı. Yeni yapılan reform sayesinde, bütçe açıklarında üye ülkelere eskiye oranla çok daha fazla müsamaha gösterilecek. Ayrıca sıradışı harcamaların İstikrar Paktı hesapları dışında tutulmasına da izin verilecek.

Düzenleme, Almanya ve Fransa gibi bütçe açıkları GSMH’nin % 3’ünü aşan ülkeleri rahatlattı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Dünya Bankası Başkanlığı’na aday gösterilmesi ele alınan bir başka konuydu. Ancak Almanya'nın karşı çıkmamasından sonra diğer AB üyeleri de itiraz etmediler.

Hırvatistan’a AB heyeti gidecek

AB liderleri, “savaş suçlusu” olarak aranan eski Hırvat General Ante Gotovina’nın Lahey’deki Savaş Suçluları Mahkemesi’ne teslim edilmemesi nedeniyle Hırvatistan’la tam üyelik müzakereleri ertelenmesini teyit etti. Dönem Başkanı Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Juncker, AB’den gönderilecek bir gözlem grubunun Hırvat yetkilileri ile temas kurarak gelişmelere ilişkin bir rapor hazırlayacağını açıkladı.

AB, Hırvatistan ile yaşanacak süreç hakkında tamamen ikiye bölünmüş durumda. Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika ve İskandinav ülkeleri Hırvatıstan'a baskıdan yana tavır koyarken, Avusturya, Slovenya, Slovakya ve İtalya gibi üyeler Zagreb ile tam üyelik müzakerelerinin engellenmemesini istiyorlar.

Türkler ve Rumlar ayrı telden

AB Zirvesi sırasında, Türkiye - AB arasında Ankara Anlaşması’nın 25 ülkeye genişletilmesini öngören ek protokol pazarlığı da yaşandı. Türkiye, protokolü imzalayabileceği mesajını verdi. Ancak öncesinde AB Komisyonu’ndan ek protokolün imzalanmasının Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması anlamına gelmeyeceği konusunda garanti istedi. Komisyon’un bu konuda yazılı garanti vermesi ya da Türkiye’nin protokolden ayrı yapacağı bu yöndeki deklarasyona destek çıkması Ankara’yı tatmin edecek.

Kıbrıs Rum yönetimi ise imza ile yetinmek istemiyor. Rum lideri Tassos Papadopoulos, protokolün Türkiye ile müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim tarihine kadar sadece imzası değil, aynı zamanda uygulamaya konulmasında ısrar ettiklerini söyledi. Rumlar’ın bu istekleri önümüzdeki aylarda Ankara’ya sorun çıkartabilir gibi görünüyor.