1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD ekonomisinde canlanmanın sırrı tüketicide

Carsten Schmiester28 Nisan 2004

ABD’de konjonktürel canlanmanın sırrı nedir? Deutsche Welle Washington bürosundan Carsten Schmiester, ekonomik iyileşmenin nedenlerini Amerikalı bir bilimadamına sordu.

https://p.dw.com/p/Abge
Ekonomi uzmanlarına göre hükümetin canlanmadaki rolü düşük
Ekonomi uzmanlarına göre hükümetin canlanmadaki rolü düşükFotoğraf: AP

Selefi Bill Clinton’un, ‘Enayi, her şey ekonomiye bağlı’ şeklindeki sözleri hala geçerliyse o zaman Başkan George W. Bush kasım ayındaki seçimle ilgili bir sıkıntıdan kurtulmuş sayılır. Ekonomik bakımdan işler, aylar öncesinin tahminlerinden çok daha iyi gidiyor. Başkan Bush ekonomik büyüme hızıyla ilgili tahminleri şimdiden başarı hanesine yazmış. Amerikan ekonomisinin bu yıl % 4,6, 2005’te ise % 3,9 oranında büyümesi bekleniyor. İşsizlik oranı % 5,5 dolaylarında ve bu oranın daha da küçülmesi bekleniyor.

Başarı tüketicinin eseri

Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Holger Wolf ise ekonomik gidişattaki düzelmenin Washington’un eseri olmadığını söylüyor: ”Bu başarı aslında hükümete değil, 1990’lı yıllardan beri tutumlu olamayan tüketiciye ait. ABD’de tüketim harcamaları çok yüksek; ülke ekonomisinin son yıllardaki zor dönemi atlatmasını da tüketime borçluyuz.”

Üstelik faizler de son derece düşük. Vergi indirimi halkın satın alma gücünü arttırırken gayrımenkul fiyatları da artıyor. Bu da çoğu Amerikalı'nın servetine servet katması anlamına geliyor. Amerikalılar bol bol alıyor, tüketiyor ve tabii Avrupalı tüketiciye göre de oldukça fazla borçlanıyor. Özel hane ve kamu borçları rekor düzeyde. ABD’nin bütçe açığı 521 milyar doları buluyor. Bush yönetiminin bu olumsuz rekoruna rağmen iktisatçılar kamu açıklarının sanıldığı kadar ürkütücü olmadığını belirtiyorlar: ”Borçları milli gelire göre değerlendirmek gerekir. Ekonomik büyüme hızı arttıkça kısa vadeli borçlanma imkanı da ona göre artar. Ama uzun vaddede, ABD’nin borçlarını makul düzeye indirmesi şart.”

Borç stoğunu küçültme vaadi

Başkan Bush ve Maliye bakanı John Snow da her fırsatta borç stokunu küçültmeyi vaadediyorlar. Başkan kamu borçlarını beş yılda yarıya indireceklerini söylüyor. Ama bunu nasıl başaracaklarını kimse bilmiyor. ABD’nin ekonomik geleceği parlak görünüyor. İşsizlik de azalıyor. ”Son yıllardaki istihdam artışı beklediğimiz düzeyde olmadı. Büyüme hızının yüksek olduğu yıllarda istihdamdan soyutlanmış bir canlanma yaşadık. Büyüme sadece işgücü verimliliğindeki artışa dayanmaktaydı. Son bir ayda ise işgücü talebinde 300 binlik artış kaydedildi. Anlaşılan istihdam piyasası da açılıyor. Amerikan ekonomisinin ayda yüz bin ila 200 binlik ek istihdam yaratabileceğini tahmin ediyorum."

Avrupa’ya örnek olur mu?

ABD ekonomik bakımdan Avrupa’ya örnek olabilir mi? Profesör Wolf bu kanıda değil. Avrupa’nın atmak zorunda olduğu adımları şöyle sıralıyor: ”Eğitim, iyimserlik ve riskten kaçmama, çok önemli. Eğitimde dünyanın ilk 20’si arasına giremeyen ülkelerin ekonomik bakımdan birinci ligde oynamaları imkansız. İflas hukukunun da reformdan geçirilmesi gerekiyor.”

ABD’de iflaslar ekonomik geleceği karartmıyor ve sıfırdan başlama kapısını kapatmıyor. Profesör Wolf, Amerikan sisteminin bire bir kopya edilemeyeceğini ve kazananın olduğu yerde mutlaka kaybedenin de olacağını hatırlatıyor: "Amerikan modeli kusursuz görlüüp ondan sihirli reçete çıkarılabileceği sanılmamalı. Amerikalıların hoşgörü sınırını ve sosyal yönelişi, gelir dağılımındaki dengesizlik ve sağlık sigortasından yoksunluk gibi olumsuzluklar belirler. Almanya’da böyle bir ortamı tartışmaya bile açamazsınız.”