1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD ve Çin flörtü

Rainer Sollich / DW15 Eylül 2005

ABD ile Çin arasında son zamanlarda flört yaşanıyor. ABD Başkanı George Bush ile Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun geçen Salı günü gerçekleştirdiği New York buluşması da bunun bir göstergesi. DW’den Rainer Sollich, Çin – ABD ilişkilerini değerlendirdi…

https://p.dw.com/p/AaYM
ABD Başkanı Bush ve Çin Devlet Başkanı New York'ta biraraya geldi
ABD Başkanı Bush ve Çin Devlet Başkanı New York'ta biraraya geldiFotoğraf: AP

Daha birkaç yıl öncesine kadar, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ilişkisi gergindi. Özellikle Çin tarafı, iyi gözle bakmıyordu Amerika Birleşik Devletleri’ne. Çin medyasında düzenli olarak anti-Amerikan propagandası yapılıyordu. Fakat Devlet Başkanı Hu Jintao’nun ekibi iktidarda olduğundan beri Çin de daha diplomatik davranır oldu.

Bush, birçok Avrupa ülkesinin yaptığından daha net bir şekilde, Çin’de insan hakları ihlalleri olduğuna dikkat çekiyor. Fakat o da diplomatik bir dil kullanıyor. Hatta Bush, bugün ABD tarafından bakıldığında, Çin’in rahatsız edici her türlü özelliğini övecek kadar ileri gitti: “Çin’in hızlı ekonomik ilerlemesi, zamanımızın en büyük başarılarından biridir. Ülkenin artan refah düzeyi, Çin halkına ve Çin’in dünyadaki ticaret ortaklarına birçok yarar getirdi. Çin büyük bir medeniyet, bir süper güç ve de harika bir devlet.”

Ezeli rakipler

Fakat gerçek farklı. İki ülke rakip olarak karşı karşıya. Bir tarafta, 100 yıllık koloni deneyimi ve komünistlerin onyıllar süren başarısız ekonomi yönetiminden sonra küllerinden doğmaya çalışan süper güç Çin var; diğer tarafta da, ekonomisi tökezlese de, Çin’den korksa da, dünyanın tartışmasız bir numaralı süper gücü Amerika Birleşik Devletleri.

ABD, son olarak Çin karşısında, 160 milyon dolarlık bir ticaret açığı verdi. Çin’in ekonomik büyümesi, ABD için azalan istihdam anlamına geliyor ve orta vadede çeşitli sektörlerin toptan silinmesine neden olabilir. Zira, Çin şirketleri Amerikan pazarına da el atmış durumda. Ayrıca Çin’in aşırı miktardaki ham madde tüketimi, dünya pazarındaki fiyatların artmasına ve iki ülkenin satıcılar için kavgaya tutuşmasına sebep oluyor. Kendisi de uymadığı için Orta Doğulu veya Afrikalı ticaret ortaklarında insan hakları ve demokrasi standardı aramadığı için Çin, giderek daha sık olarak avantajlı konuma geçiyor.

Jeostratejik açıdan da özellikle de Asya Pasifik bölgesinde, iki ülke rekabet içinde. Çin, Doğu ve Orta Asya’daki Amerikan askerlerinin varlığına kaygıyla bakıyor, etrafının sarılmasından endişe ediyor. Washington’da ise Pekin’in komşu ülkeler üzerinde giderek artan etkisi ve ülkenin artan askeri bütçesi kaygı yaratıyor. ABD’nin müttefiki Tayvan durumdan rahatsız, Çin’in askeri müdahelesinden korkuyor.

Ortaklık da söz konusu

Amerikan yönetimi, Pekin ile arasının bozulmasını istemiyor, çünkü Çin, önemli bir ortak. 11 Eylül’den sonra Çin, terörle mücadelesine destek verenler kervanına katıldı. Ayrıca Washington, Kuzey Kore ile süregelen atom kavgasında, Çin’e güveniyor. Çünkü Çin, yaptırımlarla Pyönyang’a ciddi baskı uyulayabilecek olan tek ülke.