ABD'de savaş karşıtları artıyor

İkinci Irak Savaşı, 20 Mart 2003’te, müttefiklere savaş uçaklarının Bağdat ve diğer Irak kentlerine düzenledikleri ağır bombardımanla başladı. Amerika liderliğindeki müttefikler hızla Irak içinde ilerlemeyi başardı; hatta Başkan George Bush, 1 Mayıs’ta savaşın geniş ölçüde bittiğini duyurdu. Ancak Bush’un değerlendirmesi, ne Irak’ta şiddetin sona ermesini sağladı ne de bu ülkenin geleceğini açıklığa kavuşturdu. Diğer yandan, savaşın ikinci yılında Amerikan kamuoyunda da muhaliflerin sayısı giderek artarken, Bush, savaşın haklılığı noktasında geri adım atmaya yanaşmıyor.

Bush: "Sıkıntılar boşuna değildi"

Amerika Birleşik Devletleri Ordusu, 20 Mart 2003’de başlayan savaştan beri bin 500’den fazla kayıp verdi. 11 bin Amerikan askeri de çeşitli yerlerinden yaralandı. Kayıplar, Amerikan kamuoyundaki savaş karşıtı tutumun tırmanışa geçmesine neden oldu. Savaşa karşı çıkanların oranı yüzde 27’den 53’e yükseldi. Buna karşılık Irak Savaşına onay verenlerin oranı yüzde 70’den 45’e geriledi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush, Amerikan kamuoyunun savaşa muhalif yaklaşımını paylaşmıyor: “Harekete geçmek zorundaydık. Ancak yaşanan sıkıntılar boşuna değildi. Milyonlarca kişi özgürlüğüne kavuştu, bunu yine milyonlar izleyecek. Özgürlüğün borusu ileri harekat için çaldı; geriye dönüş yok.”

"Irak artık tehdit oluşturmuyor"

Bush, haftada bir yaptığı geleneksel radyo konuşmasını Irak savaşının değerlendirilmesine ayırdı: “İcraata yöneldiğimiz içindir ki Irak yönetimi artık ne dünyaya ne de kendi halkına karşı bir tehdit oluşturmuyor. Ocak ayında yapılan seçimler, Irak halkının kendi kaderini tesbit etme yönündeki kararlılığını bir kez daha ortaya koymuştur.”

"Orta Doğu'da yeni umutlar yeşeriyor"

Bush, Irak’ta güvenliğin yerel güçler tarafından sağlanıncaya kadar Amerikan askerlerinin bu ülkede kalmaya devam edeceğini söyledi: “Irak’ta özgürlüğün elde etmiş olduğu zafer, Beyrut’tan Tahran’a, Ortadoğu’da yeni umutların yeşermesini sağlıyor. Yaşadıklarımızın bize öğrettiği en önemli ders şudur: Kendi vatanımızda özgürlüğün yaşamaya devam etmesi, özgürlüğün başka ülkelerde de başarıya ulaşmasına sıkı sıkıya bağlı.”

"Demokrasi, Irak halkının eseri"

Bush, Irak’ın yanı sıra İran, Lüsnan ve Suriye’de de demokratik reformların yapılmasını hedefliyor. Amerikan yeni-muhafazakarları tarafından izlenen uluslararası terörle mücadele siyasetinin özünde işte bu bakış açısı yatıyor. Columbia Üniversitesi’nden Rashid Halidi, bölge ülkelerinde bazı alanlarda mesafe kaydedildiğini, ancak bu ilerlemeyi Bush’a mal etmenin mümkün olmadığına işaret ediyor: “Övgüyü, Bush’u doğru adımlar atmaya ikna eden Irak halkı hak etmiştir. Filistin’de de sağlanan gelişmeler Bush’un değil, Filistin halkının eseridir.”

"Cesur adımlar atıldı"

John Hopkins Üniversitesi’nden Profesör Fuad Ajama ise Washington’a müteşekkir olduğunu kaydediyor: “Bush yönetimi bilinmeyene doğru cesur adımlar atma konusunda duraksamadı. Amerika bugün geçmişte olduğundan daha fazla demokrasiye inancını sergiliyor, gençlerin önünü açıyor.”

Amerikan askerlerinin Irak’tan ne zaman çekilecekleri belirsiz. Amerikalıları, yalnızca sayıları 50 bini militanlar zorlamıyor; Ebu Gureyb Cezaevi’nde ortaya çıkan işkence skandalı, Washington’un inandırıcılığına gölge düşürdü.

Savaşın ikinci yıldönümünde gösteriler

Irak savaşının ikinci yıldönümü nedeniyle hafta sonunda Amerika ve Avrupa’nın pek çok kentinde protesto gösterileri düzenlendi. Kuzey Amerika’da New York, Miami, San Fransisco ve Montreal’da yaplan gösteriler ön plana çıkarken, Londra’da düzenlenen mitinge yaklaşık 150 bin kişi katıldı. İtalya, İsveç ve Türkiye’de de savaş karşıtı gösteriler yapıldı.

Atina’daki gösteriye katılanlar arasında yer alan “Savaşı durdurun birliği” üyesi Petros Constantinou, Irak’ta yapılan seçimlerin ardından artık Amerikalı askerlerin bir an önce bu ülkeyi terk etmesi gerektiği görüşünü dile getiriyor.