1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de bütçe kavgası

Bernd Riegert23 Ocak 2004
https://p.dw.com/p/Aa66

Avrupa İstikrar Paktı konusunda Bakanlar Konseyi ile Avrupa Komisyonu yani AB’nin yasama ve yürütme organları arasındaki kavganın ardından şimdi de bütçe planlama konusu heyecanlı tartışmalara yol açıyor. AB, 2007-2013 yılları arasındaki orta vadeli finans planlamasını 2005 yılı sonuna kadar tamamlamak istiyor. Komisyon bütçeye daha fazla para istiyor, Almanya dahil AB kasasına en büyük katkıyı yapan ülkeler ise buna karşı çıkıyor. Bütçe tartışmalarının arkasında, AB ülkeleri arasındaki güç kavgası ve dağılım konusundaki çekişme yatıyor. DW Brüksel bürosundan Bernd Riegert’in yorumu...

"AB kasasına katkıda bulunan ülkelerden, aralarında Almanya’nın da bulunduğu en az yedisinin maliye bakanları, harcamaların bugünkü seviyesinde dondurulmasını talep ediyor. Birkaç hafta içinde bütçe tasarısını resmen sunacak olan AB Komisyonu ise bütçeyi 2007 yılından sonra yüzde 25 oranında artırmak istiyor.

Kasadaki paradan en fazla yararlanan İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi üye ülkeler ile Polonya gibi müstakbel üyeler ise bütçenin sınırlandırılmasına yanaşmayacaktır. Uzayan Anayasa tartışmaları, İstikrar Paktı ve ekonomik konjonktürdeki durgunluk nedeniyle zaten sıkıntılı olan bir ortamda bu iki cephe arasında bir orta yol bulunması kolay olmayacak.

Almanya Maliye Bakanı Hans Eichel, Avrupa kasasına katkıda bulunan ülkelerin daha fazla mali yükü kaldıramayacağını savunuyor. Haksız değil. Ancak geleceğin Avrupası’nın artan harcamalarının bugünkü bütçeyle karşılanamayacağını söyleyen Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi de haklı. Genişleme, dış politika, sınır güvenliği, ekonomiyi teşvik ve tarım sübvansiyonları ile ilgili harcamalar eldeki mali imkanlara uydurulmak zorunda.

Tarım ve bölgesel teşvikler alanındaki kısmen eskimiş dağılım sisteminin kapsamlı reformlara ihtiyacı var. Bu teşvikler için yapılan harcama, AB bütçesinin yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor. Teşvikler konusundaki tartışmalarda ise her ülke kendi ulusal çıkarlarını gözetiyor.

Diğer yandan eğer ABD ile aradaki uçurum kapanmak isteniyorsa araştırma ve eğitime daha fazla kaynak ayrılması konusunda herkes hemfikir. Bu düşünce 2000 yılındaki mali görüşmelerde gündeme geldi, ancak hayata geçirilemedi. Genişleyen Birlik’te bu tür konularda gerekli tartışmalar, oy ağırlığı, güç ve nüfuz konularındaki çekişmelerin gölgesinde kalıyor, gerekli tartışmalar hep ertelenmek zorunda kalıyor.

Mali reformlar ve Anayasa konusu, 1 Mayıs’taki genişleme öncesinde halledilmeliydi. Şimdi 10 üyeyi bünyesine katacak olan Birlik eskimiş kurumlarıyla harcama ve maliye gibi konularda karar almak zorunda. Bu önemli pürüzler yaratacaktır.

Tarafların tutumlarında ısrarlı olmaları ve tartışmaların dozunu artırmaları ise endişe verici. Komisyon’un görev dönemi kasım ayında sona eriyor. Mali konularda ciddi görüşmelere ancak haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri ve yeni Komisyon’un işbaşı yapmasının ardından başlanabilecektir.

Avrupa bütünleşmeyi güçlü bir şekilde frenleyebilecek büyük bir güç savaşının eşiğinde bulunuyor. Sık sık dile getirilen iki tempolu Avrupa tartışmalarına gerek yok. Şu an sözkonusu olan, temposuz bir Avrupa.