1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de sınır kontrolleri sorgulanıyor

12 Mayıs 2011

Brüksel'de biraraya gelen AB'ye üye ülkelerin içişleri bakanlarının çoğu, Schengen Antlaşması'nda değişikliğe gidilip, geçici süreyle sınır kontrollerinin tekrar uygulanması yönünde görüş bildirdi.

https://p.dw.com/p/11ERB
Fotoğraf: Ognjen Alujevic

Yunanistan krizi nedeniyle ortak para birimi Euro’nun geleceği tartışmalarıyla çalkalanan AB’de şimdi de serbest dolaşım sorgulanıyor. Kuzey Afrika’dan kaçak göç akını nedeniyle İtalya ve Fransa’nın sınır kontrollerine yeniden başlama önerisinin ardından Danimarka sınırlarda daimî kontrollere yeniden başlayacağını açıkladı. Bu açıklama tartışmaların kızışmasına yol açtı.

AB’de Schengen Antlaşması ile oluşturulan serbest dolaşım bölgesinin geleceği, Brüksel’de toplanan AB İçişleri Bakanlarının da gündemindeydi. Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, '’Hayır, bunun yeniden hayata geçmesini hep beraber engelleyeceğiz. Sözkonusu olan, bir ya da birden fazla ülkenin kısa bir süreliğine bu tür kontrolleri yeniden hayata geçirip geçiremeyeceği, hangi özel koşullar altında bunu yapabileceğini belirlemek. Bu koşulları çok somut bir şekilde belirlemek istiyoruz. Geçmişte örneğin dünya futbol şampiyonalarında bu tür uygulamalar oldu. O nedenle burada önemli olan; aşırıya kaçan uygulamaları önlemek için, söz konusu istisnaî durumların kesin sınırlarını çizmek" şelinde konuşarak, polis ve gümrük memurlarının sınırlara geri dönmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich
Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter FriedrichFotoğraf: picture alliance/dpa

Schengen'in güvenlik bilançosu

1985 yılında Almanya, Fransa ve Benelüks ülkeleri, sınır kapılarındaki polis ve gümrük kontrollerini ortadan kaldıran ve ortak bir iç pazar oluşturmayı hedefleyen ilk Schengen Antlaşması'nı imzaladıkları zaman, birçok kişi bunu, bir şanstan çok risk olarak değerlendiriyordu. Özelllikle 2007 yılında Almanya’nın doğu komşuları Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nin Schengen Bölgesi'ne alınması ile büyük endişeler yaşanmıştı. Sınır bölgelerindeki güvenliğin tehlikeye girdiği ve suç oranlarının artacağı yönünde spekülasyonlar yapılıyordu. Ancak bu endişelerin hepsi boşa çıktı. Hatta Polonya sınırındaki Brandenburg eyaletinde 2008 yılında istatistikler, suç işleme oranının bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 12 gerilediğini gösterdi.

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın Basın Sözcüsü Markus Beyer, Schengen Antlaşması’nı Avrupa’nın en önemli kazanımlarından biri olarak değerlendiriyor ve Almanya’nın güvenlik konusunda hiçbir kayıp yaşamadığını kaydederek, ’Bizim açımızdan, vakti zamanında öngörülen korkuların büyük çoğunluğu boşa çıktı diyebiliriz. Çünkü en son Schengen değerlendirme raporumuzda da tespik ettik ki, bütün Almanya çapında suç işleme oranında kesin bir gerileme oldu. Hatta Schengen’e yeni katılan ülkelerin de bu istatistiklere, otomobil vakaları dışında başka bir etkisi olmadı. Ancak araba hırsızlığı da sadece belli sınır bölgelerinde oluyor. Yani genel olarak bakıldığında, güvenlik açısından pozitif bir bilançodan söz etmek mümkün" dedi.

Schengen Antlaşması’na göre üye ülkeler arasında, sınırların ötesine geçen bir işbirliği söz konusu. Bilhassa suçlu ve şüpheliler hakkında veri değiş tokuşunu sağlayan elektronik güvenlik sistemi (SIS) ile Schengen'e üye ülkeler arasındaki hukuki işbirliği güçlendi ve aranan suçluların iadesi kolaylaştı. Örneğin Alman polisleri ’’sıcak takip’’ olarak tanımladıkları durumlarda komşu ülkenin 45 km kadar içine girebiliyor.

''En kazançlı ülkelerden biri Almanya''

Kroatien Slowenien Land und Leute Grenze Autobahn Zagreb Maribor
Fotoğraf: Ognjen Alujevic

Schengen Antlaşması’nın güvenlik açısından olduğu kadar, ticaret açısından da Almanya’ya çok getirisi oldu. Serbest dolaşım hakkı, Almanya’nın sınır bölgelerine ekonomik canlılık getirdi. Makro ekonomik açıdan bakıldığında da Schengen’in en kazançlı ülkelerinden biri Almanya oldu. Bunun nedenini Brandenburg’da büyük bir yatırım merkezinin stratejik ekonomi yöneticisi olan Siegfried Behrendt ’’Bunun farklı sebepleri var. Birincisi Almanya çok güçlü ihracatı olan bir ülke. Ve Doğu Avrupalıların alım gücünün artması ile de bizim için giderek büyüyen yeni bir pazar açılmış oldu. Diğer yandan Almanya’nın kalifiye eleman ihtiyacını güvenceye alma konusu var. Schengen sayesinde dolaşım imkanının artması ve 2011’den itibaren Doğu Avrupa ülkelerine istihdam piyasasının açılması, Alman şirketlerine, Doğu Avrupa’da yetişmiş vasıflı işgücüne erişim için yeni bir fırsat sundu" sözleriyle açıkladı.

© Deutsche Welle Türkçe

Hardy Graupner, Frank Bettenfeld / Çeviren: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu