1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de Türkiye'yle ilgili kuşkular

Bernd Riegert / DW24 Eylül 2004

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyaretinin ardından AB’yle yaşanan TCK krizi aşıldı. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen da 6 Ekim’de açıklanacak ilerleme raporunda Türkiye’yle tam üyelik müzakerelerinin başlatılmasını tavsiye edecekleri işaretini verdi. Ama acaba Brüksel’le Ankara arasındaki güvensizlik gerçekten aşıldı mı? DW’nin Brüksel Temsilcisi Bernd Riegert’in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa0n

"Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hatalardan öğrenmeyi bilen bir insan olduğu anlaşılıyor. Avrupa Komisyonu’nun vereceği karardan kısa bir süre önce Avrupa Birliği’ni gerici zina maddeleriyle kışkırtmasının taktik bir hata olduğunu kabul etti. Brüksel’de, TCK tasarısını Avrupa Birliği ruhuna uygun şekillendirmeye ve 6 Ekim’den önce yasalaştırmaya söz verdi.

Yani, Genişlemeden Sorumlu Komiser Günter Verheugen’in tam üyelik müzakerelerinin başlatılmasını tavsiye etmeyi düşündüğü günden önce. O zaman, bütün bu gerilim bir bardak suda kopan bir fırtına mıydı?

Verheugen ve Erdoğan, dost olduklarını o kadar vurguladılar ki, bu durum kuşku yarattı. Yüzeysel çatlakların üzeri kapatıldı, ama bu yaşananlar ardında iz bıraktı. Eski radikal yeni ılımlı İslamcı Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin katı muhafazakar kesiminin siyasi çizgisi Brüksel’de kuşku uyandırıyor.

Şimdi Avrupa Parlamentosu’ndaki muhafazakarlar grubu, Erdoğan’ın tartışmalı yasa maddelerini, Avrupa Birliği’yle müzakereler önümüzdeki yıl gerçekten başlayana kadar geri çekmesinden, fakat Avrupa Birliği’nin artık geri dönme olanağı kalmadıktan sonra gerçek yüzünü göstererek, toplumsal reformları frenlemesinden endişe ediyor. Yani, Erdoğan’ın gizli bir İslamcı olduğundan kuşkulanıyorlar.

Türkiye’nin üyeliğini savunanlar bu teoriye katılmıyor. Türkiye’nin da artık geri dönemeyeceğini öne sürüyorlar. Reformların daha yeni başladığını, Erdoğan müzakereler sırasında tavır değiştirirse, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini ciddi şekilde tehlikeye sokacağını söylüyorlar.

Avrupa Komisyonu’nun yeni başkanı, muhafazakar Jose Manuel Barroso’nun Türkiye’deki gelişmeleri, gelecekte sanayi politikasından sorumlu olacak komiseri Günter Verheugen’dan daha kuşkulu değerlendirmesi dikkat çekiyor. Fransa’da yayınlanan Le Monde gazetesine konuşurken Barroso, Türkiye’nin henüz müzakerelerin başlaması için gereken tüm koşulları yerine getirmediğini ve Avrupa’nın Türkiye’nin değil, Türkiye’nin Avrupa’nın kurallarına alışması gerektiğini söyledi.

Kuşkular artıyor. Belki de bu, kendi cesaretinden duyulan bir korku. Barroso haklı olarak, Türkiye’nin üye alınmasının Avrupa Birliği için büyük bir dönüşüm olacağını belirtiyor. Avrupa Birliği Komiseri Frits Bolkestein, Türkiye’nin eski Avrupa Birliği’nin çökmesine yolaçabileceği uyarısını yapıyor. Son günlerde, Fransa Başbakanı Jean-Pierre Raffarin’den eleştirel sözler duyuluyor. Raffarin, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, yani laikliği tam olarak içine sindirememiş tüm Türk toplumunun Avrupa’ya uygunluğunu tartışma konusu yapıyor.

Fakat, kararın verilmesine birkaç hafta kala bir ilke tartışması başlatmak neredeyse olanaksız. Türkiye’nin bir gün üye olacağına daha 1999 yılında ilke olarak karar verilmişti. Artık sadece koşullar ve takvim tartışılıyor. Avrupalı devlet ve hükümet başkanları o tarihte Türkiye, Avrupa’nın sınırları, dinler ve kültürler üzerine tartışmaktan kaçmıştı. Bunu söyleyen, o gün masada olan biri: Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker.

Yani, Brüksel’deki kriz toplantısının ardından Avrupa Birliği’yle Türkiye arasında görüntüde barış sağlandı. Fakat kuşku tohumu yeşeriyor."