1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB’de Türkiye tartışılıyor

Ajanslar15 Haziran 2007

Almanya’nın AB Dönem Başkanı olarak Türkiye ile müzakere başlatmak istediği üç fasılda henüz uzlaşma yok. AB Komisyonu Başkanı Barroso da ”Müzakereleri sorgulamak AB'nin itibarına zarar verir” uyarısında bulundu.

https://p.dw.com/p/Ax5H
Mali kontrol faslında Fransa ve Güney Kıbrıs bazı talepler ileri sürdü.
Mali kontrol faslında Fransa ve Güney Kıbrıs bazı talepler ileri sürdü.Fotoğraf: Fotomontage/AP/DW

AB Dönem Başkanı Almanya'nın görev süresi sona ermeden Türkiye ile müzakereleri başlatmak istediği defalarca açıkladığı üç fasılda üye devletler bugün de uzlaşamadı.

AB üyesi ülkelerin genişlemeye bakan diplomatlarından oluşan Genişleme Çalışma Grubu'nun bugünkü toplantısında, müzakereye açılması tartışılan fasıllardan istatistikle ilgili tüm temsilciler olumlu görüş bildirirken, mali kontrol faslında Fransa ve Güney Kıbrıs bazı talepler ileri sürdü.

Nicolas Sarkozy faktörü

Fransa, ekonomik ve parasal politika faslının açılmasına da itiraz ediyor. En az bir fasılda müzakerelerin açılmasını engellemek isteyen Fransa'nın, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan yeni Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin “söyleminin temelsiz olmadığını kanıtlamaya çalıştığı” ifade ediliyor.

AB kaynakları, mali kontrol faslındaki teknik tartışmaların, Genişleme Çalışma Grubu'nun önümüzdeki hafta Pazartesi ve Salı günkü toplantılarında büyük ihtimalle aşılacağını belirtirken, ”ekonomik ve parasal politika faslının kaderini bugünden kimsenin bilmediğini” kaydediliyor.

Kouchner: "Türkiye ile müzakereleri engellemeyeceğiz"

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ise ülkesinin, gelecek hafta düzenlenecek AB zirvesinde Türkiye ile müzakereleri engellemeyeceğini söyledi. Kouchner, Paris'te düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin konuyla ilgili sorusunu yanıtlarken, ''Fren veya engel olma kelimelerini kullandınız. Gelecek haftaki zirvede ikisinin geçerli olmayacağını düşünüyorum'' dedi.

AB Dönem Başkanı Almanya, gelecek hafta Türkiye ile istatistik, mali kontrol, ekonomik ve para politikasıyla ilgili fasıllarda müzakereyi açmayı planlarken, Brüksel'deki AB uzmanları, Fransa'nın ilk iki konudaki müzakerelerin açılmasına karşı çıkmayacağını, ancak ekonomi ve para politikasıyla ilgili bölümün açılmasını engelleyeceğini belirtiyor.

Yine Brüksel'deki kaynaklar, Güney Kıbrıs'ın, mali kontrol, ekonomi ve para politikasıyla ilgili iki faslın açılmasını engellemeye çalışacağını düşünüyor.

Barroso’dan Sarkozy’ye uyarı

Bu arada Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, ”AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik müzakerelerinin sorgulanmasının, AB'nin itibarına zarar vereceği” uyarısında bulundu.

Le Monde gazetesinin Cumartesi sayında Fransa'nın, Türkiye'nin AB üyeliği karşıtı tavrıyla ilgili soruları yanıtlayan Barroso, “Ülkelerdeki iktidarlar değişmesi nedeniyle AB'nin daha önce verdiği sözleri geri alamayacağını” belirterek, “Aksi takdirde AB'nin güvenilirliğinin bundan zarar göreceğini” söyledi.

Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin başlamasına birlik üyelerinin oy birliğiyle karar verildiğini ve Fransa'nın bu süreçte aktif bir desteği olduğu belirten Barroso, tam üyelik müzakerelerinin sorgulamanın yanlış bir tavır olduğunu savundu. Barroso, gelecek AB zirvesinde Türkiye değil, kurumsal reformların tartışılacağını söyledi.

Hukukun üstünlüğü ve demokrasi vurgusu

Öte yandan AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye'de laikliğin önemini kabul ettiklerini, ancak laikliğin, “demokrasi ve hukukun üstünlüğüne tam saygı gösterilerek” savunulması gerektiğini söyledi.

Rehn, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ırkçı Kimlik, Gelenek ve Egemenlik Grubunun Belçikalı üyesi Philip Claeys'ın Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yazılı soru önergesini yanıtladı. Türkiye'nin ordu üzerinde sivil kontrolü AB ülkelerindeki uygulamayla aynı düzeye getirmesinin üyelik yolunda en önemli öncelikler arasında bulunduğunu kaydeden Rehn, Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan’daki açıklamasının ardından AB Komisyonu’nun, “Demokrasinin, demokratik kurumlara bırakılması” gereğinin altını çizdiğini hatırlattı.