AB’den Bülent Ersoy davasına takip

Avrupa Parlamentosu'nun Yunan Sosyalist Üyesi Maria Eleni Koppa'nın yazılı soru önergesini cevaplandıran AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla garanti altına alınan temel özgürlüklere tam saygı gösterilmesi gerektiğini anlatarak, düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğünün buna dahil olduğunu vurguladı.

Rehn, ''Bu konuyu Türk makamlarıyla temaslarımızda gündeme getiriyor ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz'' dedi.

Neden mahkeme önünde?

Bülent Ersoy hakkında, 24 Şubat 2008 tarihinde bir televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan eğlence içerikli programda yaptığı konuşma nedeniyle ''basın yoluyla halkı askerlikten soğuttuğu'' gerekçesiyle 9 aydan 2,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

Bülent Ersoy ile ilgili yargı süreci, Savaş Altay'ın, 26 Şubat 200’de, Sultanahmet'deki Cumhuriyet Savcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesiyle başlamıştı. Dilekçede, özel bir televizyon kanalında yayınlanan yarışma programında jüri üyesi olan Ersoy'un, programda söylediği sözlerle ''halkı askerlikten soğuttuğu, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile şehit ve gazi ailelerini rencide ettiği'' savunulmuştu. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Savaş Altay, Ersoy'un, sözlerinden dolayı özür dilemesini istemişti.

“Hiçbir görüşün yandaşı değilim”

Bülent Ersoy, 27 Şubat 2008’de konuyla ilgili olarak şunları söylemişti: ''Hiç kimsenin, hiçbir görüşün, hiçbir topluluğun, hiçbir siyasi yapının, siyasetçinin, kurum ve kuruluşun yanında, yakınında, yandaşı veyahut savunucusu asla ve asla değilim. Bu konuşmaları birilerini memnun etmek için yapmadım. O gün ne söylediysem arkasındayım. Aynı şeyleri söylüyorum.''

Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 24 Eylül 2008’de görülen duruşmasında Bülent Ersoy da ifade vermişti. Ersoy, hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili olarak Bakırköy Savcılığı’nda verdiği ifadede, ''Ne söylediysem aynen hissiyatımı, duygularımı, düşüncelerimi devletin savcısına da ifade etmeye çalıştım'' demiş, ''Benim ne demek istediğimi 'ölüm yerine çözüm' dediğimi, bunun bir asker karşıtı duygu olmadığını daha fazla somut göstergelerle ifade ettim'' görüşünü dile getirmişti.