1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'nin dış politikasında rota değişkilği

Daniel Scheschkewitz / Washington3 Haziran 2006

İran ile doğrudan müzakerelerde bulunmaya hazır olduğunu açıklayan ABD yönetimi, rotasını 180 derece değiştirmiş gibi görünüyor. İran’ın gelecek yıl nükleer silah yapabilecek kapasitede olması ihtimali ve ABD’nin, Irak’ta başarısız olması, yönetimin üzerindeki baskıyı giderek artırıyor. DW'den Daniel Scheschkewitz’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZpg

“Hadisa, İshaki veya Hamandiya... Bu şehir isimleri, ABD ordusu askerlerinin sivillere uyguladığı vahşi saldırılarla özdeşleşti ve ABD’nin başarısızlığını simgeliyor adeta. Amerikan kamuoyunda da giderek bir kabusa dönüşüyor. Amerikan askerleri özgürleştirmek uğruna savaşa girdikleri bir ülkenin halkının kalbini kazanmak yerine, şüphe, güvensizlik ve nefret kazanıyor. Alelacele hazırlanmış bir eğitim programı da Amerikan askerlerinin gelecekte yapacakları katliamları durduramayacaktır.

Amerikan medyasının, şimdi katliamlar ve saldırılara yoğunlaşması da bir tesadüf değil. Neredeyse altı ay önce gerçekleşen bu olaylardan günümüze, Amerikalıların savaş hakkındaki kanıları çok değişti. ABD’nin, Irak’taki askeri varlığına karşı giderek şüpheyle yaklaşan Amerikalıların, Başkan’ın politikalarına verdiği onay da giderek azalıyor.

Bu durum, medyada eleştirel haberlerin artmasına ve sanat ve müzik çevrelerinde savaş karşıtı bir havanın esmesine yol açtı. Irak Savaşı’nın başrol oyuncuları Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin, Beyaz Saray’ın imajını zedelememek için geri planda kalması da dikkate değer.

Bush, şimdiye kadar Irak’tan çekilme konusunu gündeme getirmese de, bu, Bush hükümetinin kulislerde birliklerin sayısını bir an önce azaltmanın yollarını aramadığı anlamına gelmiyor. Amerikan askerlerinin yanlış davranışta bulunduğu vakalarla ilgili haberler artış gösterirse, yeni Irak hükümetinin Washington’dan bir an önce askerlerini çekmesini istemesine kimse karşı koyamaz. ABD’nin bazı müttefiklerinin askerleri çoktan evin yolunu tuttu bile.

Tüm bunların, ilk bakışta İran ile ilgisi yok gibi görünüyor. Ancak daha dikkatli baktığımızda, Bush’un İran’a doğrudan müzakere teklif etmesi, Irak’ta yaşadığı başarısızlıktan ders aldığını gösteriyor. O zaman, Rusya ve Çin’in itirazları dikkate alınmamıştı, çünkü ABD’nin üstünlüğünden herkes emindi. Ancak bugün, İran’ın nükleer tesislerini yok etmek için askeri operasyon düzenlenmesinin başarısızlığa mahkum olduğu artık biliniyor.

O zaman Bush gücü ve popülaritesine güvenerek 11 Eylül saldırlarından sonra harekete geçmişti. Ancak bugün Başkan Bush, sonbaharda yapılacak ara seçimler öncesi Kongre’de Cumhuriyetçi çoğunluğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya ve bu nedenle de siyasi eylem yeteneği zayıfladı. Bunu, zaman faktörünü kullanan İran yönetimi de biliyor.

Bu sebepten dolayı da Amerikan askerlerinin yanlış davranışlarıyla ilgili haberler, yönetimin başına açtığı zorluklar tam da yerini bulunuyor. Çünkü uluslararası toplum, İran’a karşı birlik olduğunu gösterirse, o zaman ülkeyi yolundan sapmaya zorlayabilir. Ancak ABD’nin bunda rolü büyük. Zira İran ABD ile işbirliği yaparsa, bu Irak için de önemli bir istikrar faktörü olur. ABD gelecek haftalarda dış siyasette büyük bir sınav verecek.”