ABD'nin rolü

“ABD’nin mekik diplomasisi uyguladığı dönemler geride kaldı. Washington ‘bekle gör’ politikası uygulamakla ateşle oynamış oluyor. ABD’nin İsrail ile danışıklı dövüşte olduğuna dair gazete haberlerinin doğruluk derecesi önemli değil. Washington, pasif davranmakla zaten İsrail’in yanında yer almış oluyor.

İsrail, terör ile mücadelenin dozunu kaçırmış olabilir. Ama daha önemlisi, ABD’nin Ortadoğu’da bir daha tarafsız arabulucu olamayacağıdır. Irak savaşı yüzünden inandırıcılığını yitiren ABD, Hamas, Hizbullah, Suriye ve son terör saldırılarının hamisi saydığı İran ile zaten konuşmuyor.

İran’ın köktendinciler üzerindeki nüfuzunu arttırmasından endişe eden Arap devletleri, İsrail kadar Hizbullah’ı da kınıyorlar. İsrail bombalarının sivil halk arasında yol açtığı kayıplar yüzünden Arap aleminin infiale kapılmaması şartıyla ABD, AB ve ılımlı Arap devletleriyle barışçı çözüm imkanlarının araştırılmasına öncülük edebilirdi.

ABD’nin, İsrail’i meşru müdafaanın dünyanın gözünde kanlı taarruz savaşına dönüşmeden durdurabilecek kadar nüfuz sahibi olduğu şüpheli. Ama bunu denemesi gerekir.

ABD, Hizbullah’ın silahsızlandırılıp Lübnan’ın güneyine hükümet kuvvetlerinin yerleştirilmesi şeklindeki BM kararının uygulanmasında ısrar etmemekle önemli bir fırsatı heba etmiş oldu. Bunun acısı şimdi çıkıyor. İnşallah ABD, bu kez de aynı hataya düşmez.”