1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'nin teklifini reddetmek hata olur

Peter Philipp / DW1 Haziran 2006

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya alması halinde, İran’la doğrudan görüşme teklifinde bulundu. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, bu teklifi memnuniyetle karşıladıklarını, ancak nükleer haklarında da vazgeçmeyeceklerini kaydetti. DW’den Peter Philipp’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZpk

“Böyle bir açıklama için geç bile kalındı. ABD, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya alması durumunda İran ile müzakerelere hazır olduğunu bildirdi. Bu haberi bir basın toplantısı düzenleyerek açıklayan Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İran’ın nükleer programı konusunda uzun zamandır devam eden ihtilafta, ipleri de ele almış oldu. Ancak şimdi top Tahran’da ve bu çıkmazdan kurtulmak da Tahran’ın vereceği tepkiye bağlı.

Tahran’ın verdiği ilk tepki bu teklifin ABD’nin propagandası olduğu yönündeydi. Ancak bu tepki ciddiye alınmamalı. Bu sözlerin Tahran’ın son sözleri olmadığı umuluyor. Çünkü Washington bu teklifle, George Bush ve danışmanlarının şimdiye kadarki çizgisine uymayan bir şekilde 27 yıl sonra İran’a ile ilişkilerde bir adım atmış oldu.

Aslında bu tablo ilk bakışta İran’da bir rejim değişikliği planlandığı izlenimini veriyor. İran’ın yıllardır sürdürdüğü gizli nükleer faaliyetlerinin ortaya çıkması, İran’ı siyasi olarak baskı altına almak ve askeri tedbirler almakla tehdit etmek için Washington’ın eline koz vermişti. Washington’ın bu nedenle de Kuzey Kore gibi Tahran ile doğrudan temas kurmaması mantıklı, çünkü yıkılması istenen bir rejimle müzakere yapılmaz.

Avrupa ve ABD siyasi çevrelerinde Tahran ile ABD arasındaki artan tansiyonun ancak iki ülkenin doğrudan müzekere yapmasıyla çözülebileceği yaygın bir kanıydı. Öte yandan Washington’ın, İran ile Irak konusunda görüşmek istemesi de tükürdüğünü yalamasına neden oldu. ABD’nin Tahran’a nükleer müzakerelerde bulunması aslında çok düşük bir ihtimal olarak görülüyordu.

Ancak Washington’ın şimdi diyaloğa hazır olması, İran stratejisinin karaya oturduğunu, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’ı nükleer programından vazgeçirmeyi veya yaptırım uygulamakta yetersiz kaldığını gösteriyor. Ve Tahran’da ise Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ihtilafı yatıştırmak yerine, artırmaya devam ediyor. Bir Yunan trajedisinde olduğu gibi bu yol kimsenin çıkarına olmayan bir felakete doğru sürükleniyor.

Tam da bu nedenle Washington’ın teklifi bir çıkış yolu olabilir. İran tarafının uranyum zenginleştirme hakkını ön şart olarak öne sürerek bu teklifi reddetmesi de hata olur. Çünkü Avrupalılara karşı Paris’te böyle bir vaadin kabul edileceği belirtilmişti. İlk müzakereler birşey getirmediğinde, İran yine çalışmalarına başlamıştı. Aynısını şimdi de yapabilirler. Ancak bu fırsatı kaçırdıkları taktirde Tahran ilk ciddi çözüm fırsatını kaçırmış olmanın ağır sorumluluğunun altında kalır.”