1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin yeni yaklaşımı: Komşuluk Politikası

Klaus Dahmann / DW30 Eylül 2004

Avrupa Birliği, Ukrayna, Moldavya, Beyaz Rusya ve Kafkas ülkeleri gibi Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkeler için yeni bir yaklaşım geliştirdi; ”Komşuluk Politikası". Ancak bunun tam üyeliğin önünü mü kestiği tartışmaları yapılıyor. DW’den Klaus Dahmann’ın analizi...

https://p.dw.com/p/Ab7I
Türkiye'nin üyeliği tartışmalarında da AB'nin sınırları tartışması sık sık gündeme geliyor...
Türkiye'nin üyeliği tartışmalarında da AB'nin sınırları tartışması sık sık gündeme geliyor...Fotoğraf: European Communities

Avrupa Birliği’ne on yeni ülkenin üye olmasından sonra Birlik sınırlarının belirlenmesiyle ilgili tartışmalar yeniden hız kazandı. Türkiye’nin üyeliği bağlamında sık sık gündeme getirilen bu konu, bir yandan da Ukrayna, Moldavya, Beyaz Rusya ve Kafkas ülkeleri gibi Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkeleri de yakından ilgilendiriyor.

Bu tür ülkeler için Avrupa Birliği yeni bir yaklaşım geliştirdi. Bu yaklaşım, Avrupa Komşuluk Politikası olarak adlandırılıyor. Bu yeni yaklaşımın henüz sadece ana hatları belirlenmiş olmasına rağmen sözkonusu ülkelerde birbirinden farklı tepkiler alıyor ve ”komşuluk politikasının” tam üyeliğin önünü mü kestiği sorusuna yanıt aranıyor.

Yeni politikayı Verheugen anlattı

Konunun genişlemeyle hiç ilgisi olmasa da, yeni Komşuluk Politikası’nı tanıtmak Avrupa Birliği’nin Genişlemeden sorumlu komiseri Günter Verheugen’a düştü. Avrupa’yı bölecek çizgiler çekmekten kaçınmak gerektiğini söyleyen Verheugen, ”Buna rağmen şunu çok açık söylüyorum: Avrupa Komşuluk Politikası üyelik konusundan farklı. Şu anda hiçbir üyelik şansı olmayan devletlere yönelik” diye konuştu.

Verheugen, bu sözleriyle sadece Avrupa Birliği’nin ”Barcelona süreci” kapsamında işbirliği yaptığı, Fas’tan İsrail’e Akdeniz ülkelerini değil, Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldavya ve Kafkasya ülkelerini de kastediyordu. Bu ülkelere önerilen, en başta ticarette kolaylıklar tanınması.

İkincisi, Avrupa Birliği’nin varolan teşvik programlarının, ekonomik ve toplumsal reformları desteklemesi planlanıyor. Bunun için 2006 yılına kadar yaklaşık 250 milyon Euro ayrılması öngörülüyor. Buna karşılık Brüksel de Avrupa Birliği’nin dış sınırlarının korunmasında bu ülkelerden daha iyi işbirliği yapmalarını bekliyor. Bu ülkelere tam üyelik perspektifinden ise özellikle söz edilmiyor. Günter Verheugen bu konuda çok açık konuşarak, ”Baltık ülkeleri istisnası haricinde, Avrupa Birliği’nin doğu sınırının uzun süre, eski Sovyetler Birliği’nin batı sınırı olarak kalacağı kesin” dedi.

Kiev rahatsız

Bu açıklama, Kiev’de rahatsızlık yarattı. Ukrayna, Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifi istiyor. Ukrayna Devlet Başkanlığı’ndan Leonid Kojara, Komşuluk Politikası’nın pratikte işbirliğinin daha güçlendirilmesini öngörmesinin selamlanacak birşey olduğunu, ama yine bunun kendileri için doyurucu olmadığını söyledi ve şöyle devam etti:

”Yeni Komşuluk Politikası’yla Ukrayna’nın Arap ülkeleri ya da İsrail gibi ülkelerle aynı kefeye konulmasından biraz hayal kırıklığına uğradık. Bunların hiçbiri Avrupa Birliği’ne girmek isteyen ülkeler değil ki. Ukrayna ise bağımsızlık elde ettiğinden beri yakınlaşma politikası izliyor. Üstelik, Avrupa Birliği’ne üye olmak istediğimizi de hiç gizlemedik.”

Kojara yine de Avrupa Birliği’nin, Ukrayna’nın tam üyeliğini tamamen reddettiğine ihtimal vermiyor. Moldavya eski Başbakanı İon Sturza ise daha iyimser. Bu Komşuluk Anlaşması’yla, Avrupa Birliği’nin ülkesine ilk kez bir Avrupa perspektifi kazandırdığına değinen Sturza, ”Önemli olan bu belgenin etiketi değil, içeriği. Ben burada, ortaklık süreciyle birçok benzerlik tesbit ediyorum. Bu bütünleşme sürecinden hala çok uzak olan Moldavya için her türlü süreç, her türlü çaba, Avrupa Birliği’yle her türlü anlaşma önemli" değerlendirmesini yapıyor.