1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afganistan nasıl kurtulur?

Christoph Heinzle/DW28 Şubat 2007

ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin Afganistan gezisi sırasında ziyaret ettiği Bagram’daki askeri üsse yönelik intihar saldırısı, dikkatlerin yeniden bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. Saldırıda, ikisi yabancı asker en az 14 kişi ölürken, Cheney olaydan yara almadan kurtuldu. Eylem, bahar aylarında taaruza geçeğini duyuran Taliban’ın gövde gösterisi olara yorumlandı. Dünyanın süper gücü ABD’nin iki numaralı adamının bile güvende olmadığı Afganistan’daki durumuna ilişkin, Alman Radyolar Birliği Asya muhabirlerinden Christoph Heinzle’nin yorumu…

https://p.dw.com/p/AZlk

Bu intihar saldırısıyla verilmek istenen mesaj pek de hafife alınmamalıdır. Çünkü bugüne kadar Afganistan’da ilk kez bir intihar saldırganı üst düzey bir Amerikalı yetkiliye bu kadar yaklaşabildi. Radikal dinci savaşçılar, bu eylemle hem Afgan hem de uluslararası kamuoyuna, asıl hedeflerinin Hindikuş’da görev yapan dış güçler olduğu mesajını vermek istiyorlar. Hatta bu uğurda gerekirse sivil kurbanların verilmesi bile saldırganların gözünü korkutmuyor.

Bununla birlikte Cheney’e karşı suikast girişimini ayrıca Taliban’ın, bahar aylarıyla birlikte Afgan devleti ve yabancı güçlere karşı başlatacağını duyurduğu büyük taaruz harekatının da ilk belirtileri olarak değerlendirmek mümkün. Zira bu tür eylemlerin tek bir amacı var; o da halkın korku ve güvensizliğe kapılmasını sağlamak. Bu unsurlarsa, ülkedeki yeniden yapılandırma ve demokratikleşme sürecine önemli ölçüde zarar verebilir.

Taliban’ın gerçek gücünün boyutlarını halihazırda kimse bilmiyor. Fakat intihar saldırılarını gerçekleştirmek için koca bir orduya da gereksinim duyulmadığı aşikar. Hatta vur-kaç eylemleri ve küçük çapta çatışmalar için bile gözünü kan bürümüş birkaç yüz savaşçı yeter de artar bile. Bu da Taliban’ın ciddiye alınması için başlı başına bir sebep olsa gerek. Nitekim NATO bünyesindeki Uluslararası Güvenliğe Destek Gücü ISAF’ın, Taliban’a karşı yeni bir askeri operasyon hazırlığında olması, teröristlerin vermek istediği mesajın yerine ulaştığı anlamına geliyor.

Diğer yandan ISAF’ın bugüne kadarkinden çok daha dikkatli olması gerektiği de ortada. Taliban’la savaşırken, bir yandan da sivil hedeflere saldırıp sivilleri öldürmek gibi geçmişteki hatalar kesinlikle tekerrür etmemelidir. İntihar saldırganı olduğu şüphesiyle sorgusuz sualsiz öldürülen kişilerin daha sonra masumiyetlerinin anlaşılması gibi son aylarda sıkça yaşanan istenmeyen olayların da mutlaka önüne geçilmelidir.

Bu ve benzeri olaylar, ISAF’a ve Afgan hükümetine karşı olanların eline güçlendirmek ve halktaki hayal kırıklığı ve kızgınlığı artırmanın dışında hiçbir işe yaramıyor. Ülkenin en sorunlu bölgeleri olan doğu ve güneydeki Afganların öfkesinin dinmesi için, uluslararası toplumun biran önce yeni önlemler alıp, buralarda gözle görülür bir iyileşme sürecinin başlatılması gerekiyor.

Afganistan’ın istikrarında diplomasi faktörünün önemi de yadsınmamalıdır. Bölgedeki radikal akımların kökü, ancak komşu ülke Pakistan’ın yardımıyla kazınabilir. Bunun için de İslamabad yönetimine gerek ABD gerekse Pakistan’la iyi ilişkileri olan diğer ülkelerin baskı uygulaması şart. Bu baskının sonuç vermesi isteniyorsa Pakistan’daki Taliban yanlısı ve Batı karşıtı havayı değiştirecek çeşitli yardım paketlerinin devreye sokulması düşünülebilir.

Sözün özü, Afganistan sorunu, gerek ülke içindeki dengeler gerekse komşu ülkeleriyle ilişkiler bağlamında bir bütün olarak ele alınmalıdır. Sorunların çözümü yolunda çok hassas ve dikkatli davranılmalı; uluslararası toplum, Afganistan’a yönelik siyasi, ekonomik ve askeri alandaki katkılarını bariz bir şekilde artırmalıdır.