1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afrika'da açlık tehlikesi

Ajanslar21 Temmuz 2005

Açlık ve sefaletin hüküm sürdüğü Afrika kıtası deyince akla bir deri bir kemik, kocaman gözlerinin kenarlarına sinekler yapışmış kara çocukları geliyor. Araştırma ve istatistikler, durumun giderek daha da kötüye gittiğini gösteriyor. Biri kıtanın doğusunda, biri batısında iki farklı ülkeye, Kenya ve Nijer’e bakıyoruz…

https://p.dw.com/p/AaXV
Açlık en çok çocukların ölümüne neden oluyor
Açlık en çok çocukların ölümüne neden oluyorFotoğraf: AP

Geçen hafta Kenya’da bir katliam yaşandı. Kuzeydeki Turbi bölgesinde 50’den fazla insan öldürüldü. Saldırganlar bununla yetinmedi, okul bastlılar. 22 çocuk öldürüldü. Bir kısmı kalaşnikoflarla yere serildi, bir kısmı da bıçaklarla parçalandı. Mesele, düşman iki kabilenin, Borana ve Gabra kabilelerini çatışmasıydı. Olaylardan sonra Kenya hükümeti bölgeye asker sevketti. Durum şimdilik sakin, ama görünüş aldatıcı. Askerler bölgeden çekilir çekilmez, yine şiddet başlayacak.

Kabileler arası savaşlar

Kabileler, gruplar arası savaşlar bu bölgede alışılmadık bir şey değil. Daha önce de birçok insan öldü. Ama son iki üç yılda, şiddet olaylarında kaygı verici bir artış söz konusu. Ve şiddetin temelinde artık etnik sebepler yatmıyor. Kabileler artık su kaynakları ve otlak yerleri için savaşıyor, çünkü bölgede su ve hayvanların beslenebilecekleri otlak yerleri giderek azalıyor. Yani ‘çevresel’ savaşlar yaşanıyor, çevre sorunları, insanları birbirlerini öldürmeye itiyor.

Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir rapor bu tezi doğruluyor. Raporda, çevre sorularının arttığı yerlerde şiddet olaylarının da arttığına işaret ediliyor. Çölleşme, su kaynaklarının azaldığı, ağaçların yok edildiği ve açlık çekilen bölgelerde savaş ve çatışmalar yaşanıyor. Bu gidişata dur demek zor, çünkü Afrika’daki çevre sorunlarının temelinde küresel ısınma, nüfus artışı, fakirlik ve yolsuzluk var.

100 yıl önce herşey farklıydı

Oysa daha 100 yıl öncesine kadar, ülke zengin ağaçlık alanlara sahipti. Bugün ise toprakların sadece yüzde 1,7’si ağaçlarla kaplı. 60’lı yıllardan bu yana da ülkenin nüfusu ikiye katlandı. Kenyalıların yüzde 75’i tarımla geçiniyor. Yeni ekim alanları elde etmek veya ısınmak, yemek pişirebilmek için ağaçları kesiyorlar. Sonuçta da bölgede erozyon yaşanıyor. Yağmur da bereket getirmiyor Kenyalılara. Çünkü yağmur suyu verimli toprakları alıp götürüyor. Yani Kenyalılar bir kısırdöngüde dönüp duruyor.

Ve bu açıdan bakıldığında, Kenyalı çevreci Wangari Maathai’nin neden Nobel Barış Ödülü(ne layık görüldüğü ve Maathai’nin 30 milyon fidan kampanyasının barışa ne gibi bir katkı sağladığı kolayca anlaşılıyor.

Nijer'de ürkütücü tablo

Afrika’nın batısına, örneğin Nijer’e bakıldığında da korkunç bir tablo seriliyor gözler önüne. İki buçuk milyon insan, yani nüfusun dörtte biri açlıkla mücadele ediyor. 800 bin çocuk yetersiz besleniyor, 150 bini her an açlıktan ölebilir. Nijer'de çocukların dörtte biri beş yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Bebek ölüm hızı dünyanın en kötüleri arasında. Nijer dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Bu sene hüküm süren kuraklık ve geçen yılkı çekirge istilası, durumu daha kötüleştirdi. Çevresel faktörler, Nijer’de de etkili.

Uluslararası kamuoyu duyarsız

Birleşmiş Milletler’den Jan Egeland, uluslararası kamuoyunun durumu görmezlikten geldiğinden şikayetçi. Dünya Gıda Programı ve Nijer hükümetinin 16.5 milyon dolarlık yapdım çağrısını yaptığını hatırlatan Egeland, buna rağmen ülkeye hemen hemen hiç yardım yapılmadığını söylüyor. Zamana karşı yarıştaklarını söyleyen görevli, şimdi artık 30 milyon dolara ihtiyaç olduğunu belirtiyor.